Dünya dün nefesini tuttu, ABD’nin Suriye’deki hamlesini beklemeye başladı.
ABD Başkanı Trump’ın, 'Askeri yetkililerle görüşüyorum. Muhtemelen gün bitmeden bir karar vereceğim' sözleri savaş tamtamlarının işareti sayıldı.
Dünya dün nefesini tuttu, ABD’nin Suriye’deki hamlesini beklemeye başladı.
ABD Başkanı Trump’ın, 'Askeri yetkililerle görüşüyorum. Muhtemelen gün bitmeden bir karar vereceğim' sözleri savaş tamtamlarının işareti sayıldı.
İş öyle bir noktaya geldi ki, belki de bu yazı gazeteye basıldığı saatlerde ABD Suriye’ye askeri bir müdahalede bulunmuş olabilir.
Çünkü dün saatler gece yarısını gösterdiğinde 60 adet Tomahawk taşıyan ABD destroyeri Donald Cook'un Kıbrıs'ın Larnaka limanından ayrılarak Suriye karasularına yaklaştığı ajanslar tarafından dünyaya duyuruluyordu.
Bu geminin peşine takılan Rus uçaklarının ise gemiyi 4 defa alçak uçuş ile taciz ettiği iddia edildi.
Tüm bu gerilimin kaynağı nerede mi başladı?
Elbette ülkesini yıkıma götüren Esed’in son kimyasal saldırısı, bardağı taşıran son damla olmuştu.
Kimyasal silah saldırısını 'barbarca' diye niteleyen ve hayatını kaybeden sivillerin görüntülerinin herkesin içini burktuğunu kaydeden Trump, 'Bölgedeki durumu oldukça yakından takip ediyoruz. Ordumuzla ve diğer ilgili kişilerle görüşüyoruz. Bu, insanlıkla ilgili bir durum; bunun olmasına izin verilemez” dedi.
Peki ABD’nin insani duyguları bugüne kadar neden durdu durdu da şimdi depreşti?
Daha doğrusu Washington sadece insani değerler yüzünden mi askeri seçeneği bu şekilde masaya yatırdı?
Hatta Suriye’de Esed yönetimine desteğini esirgemediğini bildiğimiz Rusya ile çatışma pahasına, nasıl bu hamleyi göze alıyor?
Bu soruların cevabı basit.
ABD’nin insani değerler maskesiyle ısıttığı bu askeri müdahalenin altında yatan tek gerçek, Ortadoğu’da elinden kaçan kontrolü yeniden ele alma çabasıdır.
ABD Suriye ile ilgili bugüne kadar çok şey söyledi ama söylemediği tek şey Suriye’nin toprak bütünlüğüydü.
Çünkü bölgede bir terör koridoru açma hevesiyle, bu toprak bütünlüğü fikri çatışıyordu.
Ortadoğu’nun yeni haritasında PKK’nın Suriye kolu PYD-YPG öncülüğünde kurulmak istenen yeni terör devleti, toprak bütünlüğü ilkesiyle uyuşmuyordu.
Türkiye de önce Fırat Kalkanı, ardından Zeytin Dalı Operasyonu ile bu terör koridoruna çomak sokunca, ABD için yapacak bir şey kalmadı.
Bir fırsat arıyordu, aradığı fırsatı ne yazık ki zalim Esed yönetimi, ABD’ye fazlasıyla verdi.
Fakat sanmayın ki ABD’nin insani değerler altında yapmayı planladığı bu askeri hamle, bölgeye huzur getirir?
Daha önce Irak’ta da olduğu gibi, ABD’nin gittiği hiçbir yerde bugüne kadar gözyaşı dinmedi.
O yüzden aman dikkat diyorum!..
ABD’nin insani duyguları ne zaman depreşse, bir yere askeri müdahalede bulunuyor.
Bulunduğu o müdahalede akan gözyaşı durmadığı gibi, yıllar içinde katlanarak devam ediyor. Bu böyle biline…