Yarım asırdır süregelen sorunda ortak paydaları öne çıkaramadık

Gelin bugün şöyle bir adım geriye çekilelim ve Kıbrıs’ın siyasi sorununa oradan bakmaya çalışalım.

Gelin bugün şöyle bir adım geriye çekilelim ve Kıbrıs’ın siyasi sorununa oradan bakmaya çalışalım.
Malum yarım asırdır devam eden bir siyasi sorun ve buna bağlı sıkıntılı bir süreç..
Ve bu sorunun çözümünü mümkün kılacak ve iki halkın ortak hareket etmesini sağlayacak paydaların bunca zamanda neden öne çıkarılmadığını anlamaya çalışalım.
Nedir adada ki temel sıkıntı?
Tarihsel maziden kaynaklanan tecrübelere dayanan iki toplumun birbirlerine yaşattığı acıların bir yansıması olarak büyüyerek derinleşen bir güvensizlik..
İşte bu güvensizlik ortamı içerisinde yeniden tesis edilmeye çalışılan ortak bir vatan öngörüsü mevcut.
Bu ortaklık için de takdir edersiniz ki bir iş birliği gerekli, dolayısıyla bu ortaklığı adil bir şekilde yürütebilmek için de haliyle bir mutabakata ihtiyaç duyulmaktadır, ki o mutabakatı yarım asırdır sağlayamadık..
Peki neden?
Malumunuz olduğu üzere Kıbrıs’ta muhtelif aralıklarla yarım asırdır devam eden müzakere süreçlerinde masada olan sorunlar bir yana, mevcutlar çözüme ulaşılamadığı için eklenen yeni sorunlarla birlikte girilen bir çözüm arayışı söz konusu.
Garantiler
Yönetim ve güç paylaşımı
Toprak
Avrupa Birliği
Mülkiyet
Ekonomi.
Ve şimdi bunlara dolaylı olarak doğal gaz konusu da eklendi..
Zira o da ayrı bir sorun şu anda adada..
Haliyle müzakere masasında görüşülen ve bizim bildiğimiz başlıklar bunlar..
Dolayısıyla taraflar arasında mutabakat sağlanamayan konuları bu şekilde kabul etmek durumundayız.
O halde şimdi bunlara bakalım.
“GARANTİLER”
, Kıbrıs Türk tarafı, olası bir çözüm sonrası da garantilerin devam etmesini istiyor. Türkiye'nin Ada'da varlığının, Kıbrıslı Türklerin güvenliği için olmazsa olmaz olduğu vurgulanıyor. Kıbrıs Rum tarafı ise garanti ve ittifak anlaşmasının kaldırılmasını istiyor. Türkiye'nin olası bir çözümden sonra Ada'da bulunmaması gerektiğini savunuyor.
Sonuç?
Tarafların burada ciddi bir görüş ayrılıkları olmasına rağmen
konu üzerinde çeşitli formüller yaratabilmişlerdir.
Fakat öyle anlaşılıyor ki bu yine de yeterli bir noktaya taşınamamıştır.
”YÖNETİM ve GÜÇ PAYLAŞIMI”
Kıbrıs'ta olası bir federal çözümde önemli başlıklardan biri olan Yönetim ve Güç Paylaşımı'nda, Türk tarafı ile Rum tarafı arasında 'Dönüşümlü başkanlık' ve 'Federal yapılarda siyasi eşitlik' konularında fikir ayrılığı yaşanıyor.
Sonuç?
Bu başlıkta da taraflar anlaşamıyor.Rum tarafı ısrarla yönetimdeki ağırlığını paylaşmak istemiyor.Ve bunu başka şartlara bağlayarak pazarlık kozu olarak kullanmak istiyor.
Türk tarafı, çözümde 'Dönüşümlü başkanlığı' olmazsa olmaz kabul ederken, Rumlar buna sıcak bakmıyor. Rum lider Nikos Anastasiadis, 'Dönüşümlü başkanlığı' kabul edemeyeceği mesajları veriyor. Federal yapıda ise Rumlar 'siyasi eşitliğe' karşı çıkıyor. Rum yönetimi lideri Anastasiadis, 'Azınlığın çoğunlukla eşitlenmesi talep edilemez.' diyerek, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın federal yapılardaki eşitlik olsun isteğine karşı çıkıyor.
“TOPRAK”
Bilindiği üzere Türk tarafı ile Rum tarafı arasında önemli konulardan biri de Toprak başlığı. Cumhurbaşkanı Akıncı, en son Cenevre'de yapılan Kıbrıs zirvesinde BM'ye sunduğu haritada, KKTC'nin mevcut yüzde 36 olan toprak oranından yüzde 29,2'ye kadar inerek müzakerelerde önemli bir adım atmıştı.
Sonuç?
Rum tarafının, Türklere bırakmak istediği toprak önerisi ise yüzde 28 olmuştu. Rumların BM'ye sunduğu haritada, Güzelyurt'un geri iadesi yer almış, tarafların önerdiği haritalar BM tarafından kasaya kilitlenmişti.
“AVRUPA BİRLİĞİ”
Türk tarafı, çözümden sonra AB müktesebatının geçiş sürecinden sonra Kuzey'de uygulanmasını, anlaşmanın AB birincil hukuk şartı içermesini istiyor. AB başlığında en önemli konulardan birini, Türk vatandaşlarına verilecek 4 özgürlük (serbest giriş, serbest dolaşım, serbest mülk edinme ve serbest yerleşim) oluşturuyor.
Türkiye ve KKTC yönetimi çözümden sonra Türk vatandaşlarına bu 4 özgürlüğün verilmesini isterken, Rum tarafı çözümün hemen ertesi günü AB müktesebatının Kuzey'de uygulanmasını talep ediyor, anlaşmanın AB birincil hukuk olmasına karşı çıkıyor ve Türk vatandaşlarına söz konusu özgürlüklerin verilmesine olumsuz yaklaşıyor.
Sonuç?
AB başlığında da görüş ayrılıkları derinleşiyor olsa da bu noktada sıkıntının aşılabilmesi için çeşitli çalışmalar yürütülüyordu.
“MÜLKİYET”
Türk tarafı, çözümden sonra yerinden olacak Kıbrıslı Türklerin sorunlarının fazla zaman kaybedilmeden çözülmesini, mevcut durumun yasallaşmasına yönelik koruyucu yasal düzenlemeler istiyor. Rum tarafı ise 1974'ten önce Kuzey'de kalan mülkiyetlerin neredeyse tamamının iade edilmesini talep ederken, mülkiyette ilk söz hakkının mülkiyet sahibinde olması yönünde baskı yapıyor.
Sonuç?
Bu başlıkta da görüş ayrılıklarına rağmen uzlaşının mümkün olabileceği konuşuluyor uzman çevrelerce, nitekim tarafların mutabakata en yakın olduğu başlıklardan bir tanesi de budur.
“EKONOMİ”
Kıbrıs'ta olası bir çözümde Ada'nın ekonomik olarak daha refah seviyeye ulaşacağı konusunda hemfikir olan taraflar, çözümün bölge barışına da katkı sağlayacağını belirtiyor.
Sonuç?
Ekonomi başlığı tarafların hemfikir oldukları tek başlıktır..
Dolayısıyla bu 6 başlıktan bir tek “EKONOMİ” başlığı tarafların ortak paydası olarak karşımızda duruyor.
O zaman şunu söyleyebilir miyiz; aynı coğrafyayı paylaşan, aynı sabaha uyanan, aynı gökyüzü altında yaşamlarımızı idame ettirebilen ada halkları olarak bizlerin “ekonomi” tek ortak paydamız oluyor.
O halde bu sorunun çözüme odaklanabilmesi için daha çok ortak paydalarımızı öne çıkartmak zorundayız..
Bu haber 203 defa okunmuştur

:

:

:

: