Yaşamımın hiçbir evresinde bazı sözcükleri sevmedim: Kin, nefret, hırs, kıskançlık...
Bana yaz ortasında kışı hatırlatırlar ve ruhum üşür...
Yaşam yolculuğumuzda istemesek de; bu duyguları taşıyanlarla mutlaka karşılaşırız...
Dozu aşırı olmamak kaydıyla aşkta kıskançlığa varım... Ben de kıskanırım.
Ancak sosyal ortamda, özellikle iş ortamındaki bitip tükenmeyen kıskançlıkların ÖZGÜVEN eksikliğinden kaynaklandığını ve ne başa bela bir şey olduğunu çok iyi bilirim...
Yaptığınız işten tutun da; başarılarınız, giyim kuşamınız, konuşmanız, davranışlarınız onlara batar.
Oysa en doğrusu, kişinin kendisiyle yarışmasıdır...
Kıskanmak yerine ' Ben ne yapabilirim?' Sorusuna yanıtlar arayıp kendisini değiştirmesidir...
KISKANÇLIĞI soyunup alçakgönüllülüğü ve HUZURu giyinebilirsiniz...
Eğer isterseniz
NAR ÇİÇEKLERİ
Sevgim
Nar çiçekleri
Saçına tak
Dudakların kıskansın...
Bir avuç
Bir avuç daha fırlattım
Gökyüzüne...
Kuş olup uçtular
Birazını da toprağa serptim
Gül olup açtılar...
Ayşe TURAL
SEVMEK BİRAZ SEN OLABİLMEKTİR
Kendini arayıp bulmaktır biraz... Biraz da sevmeye büyümektir...
Büyüdükçe değer bilmek, karşımızdakini anlamaktır sanki...
Hatta düğümleri çözmek, biraz SEN olabilmektir...
KANATLARIM UZAKLARA
sağanak yağmurlardan
nasibini almadan
aşkı yakalayabilmek adına
kaybedişler nedendir bilinmez...
oldum olası
hesaplı kitaplı aşkların kadını
olamadım gitti
nefes almayan aşklarda yokum ben...
özgürdür aşk güvercini
güneşsiz gökyüzlerinde uçamaz
suyun tadı su değilse
şeker erimiyorsa dilinde...
uç yüreğim uç
kaç yüreğim kaç
renksiz gökkuşaklarında
barınamam...
Ayşe TURAL
KAHRAMANINIZ OLMAYA BAYILIYORUM...
İşte bu yüzden, tam da bu yüzden öğretmenlik mesleği tam bana göre...
Binlerce öğrenciyle YAŞAMIN bir dilimini paylaşıyorsunuz. Aradan yıllar geçiyor, anılarında en güzel yerde olduğunuzu anlatıyorlar size...
Bir işiniz mi düştü, bir telefona bakıyor. Halloluyor her şey...
Bir kapıyı çalıp içeri giriyorsunuz, yerinden kalkıp size sarılan bir öğrencinizin annesi oluyor...
Birkaçı ile birlikte olduğunuzda, sizinle olan anılarını paylaşmak için yarışıyorlar adeta...
Evinize kucak dolusu çiçekler ve kitaplarla geliyorlar...
Bir üniversiteye girdiğinizde öğretim üyeleri / rektöründen profesörüne / öğrencileriniz sizin için kocaman bir masada toplanıveriyorlar...
Az şey mi bu?
Benden daha mutlusu yok, öyle zamanlarda...
Siz kimlerin kahramanısınız?
UYKUM
gece
uykum kaçınca
odaları gezdim
suyu akan musluklar
sesine yabancı olduğum saat
bana
kırk yıllık dost gibiydiler...
söyleştik durduk
sabaha dek...
artılarla eksileri
aynı çuvala koyup
dünlere postaladık...
yarınlara
pişmanlıklar kalmasın istedik...
Ayşe TURAL
HAYATINIZA DOKUNMAK
“ Hayatın içinde her zaman İNSANIN İNSANA BORCU VARDIR, diye düşünürüm…
Silkin… Umutsuzlukları silkele üstünden…
Yüzünü dön GÜNEŞE…
GÜÇLÜYÜM…
YAPABİLİRİM diye fısılda…
GÜLÜMSE…
HER ŞEY DAHA GÜZEL OLACAK…
Kabuğunuzdan çıkın…
Başka hayatlara dokunun…
Onları kendi hayatınıza DAVET edin…
Olmazsa siz onlara MİSAFİR gidin…
Gülümseyişlerine bir TEBESSÜM
Bakışlarına bir IŞIK gönderin…
Zaman varken YAŞAMAK için SEVMEK için ACELE edin,
FIRSAT ellerinizin arasından kayıp gidebilir…”
2015 / 14. kitabımdan
ISKALAMA
En az
Bir kez karşılaşmıştır gözleriniz
En az
Bir kez
Dokunmuştur elleriniz
' İşte bu...' diyebilmek önemli...
Bir kere ıskalarsan
İkincisi
ya gelir ya gelmez
Oturup çok beklersin...
AŞK
Biraz cesaret
Biraz emek
Biraz özveri ister...
Ayşe TURAL
DOĞA BÜYÜLÜ ATMOSFER
Doğa büyülü bir atmosfer... Yaşamın inanılmaz büyüsünü özünde taşıyor... Bitki, böcek, çiçek, dal, kuş, yaprak ve İNSAN... VAROLUŞLARIN VAZGEÇİLMEZİ DOĞA...
Toprak, su, ateş ve hava... Uyumların en güzeli... Kimse orantısını bozmamalı. DENGE bozulursa YAŞAM tehlikeye girer. Ona sahip çıkmak gerek. Bilimsel anlamda dikkatli koruma gerek. Burada en önemli koruyucu İNSAN... Ne yazık ki dengeyi bozan da kuran da insan...
Bilinçli, özverili, bilgili insan gerek evrene... Geçmişin yanlışlarından ders almış, geleceğe bilinçli adımlar atan yeni bir nesil...
SUYU, TOPRAĞI, HAVAYI ve YER ALTI ZENGİNLİKLERİNİ dikkatli kullanan, gelecek nesillere gönülden, sevgiyle devreden yeni bir nesil...
Vakit kaybetmeden GENÇLERE:
Taşı, toprağı, ormanı, denizi, kuşu, böceği, yağmuru, rüzgarı ve gökkuşağının güzelliğini, en önemlisi de İNSANIN DEĞERİNİ öğretmeliyiz, çok geç olmadan...
BİR KADIN
bir kadın...
yağmur olup yağabilmeli mesela...
ya da
rüzgar olup esebilmeli...
yavrusu gibi sallayıp kucağında
koklayabilmeli
konuşmak yerine
susabilmeli...
en önemlisi de
ağlamak yerine
çekip gidebilmeli...
Ayşe TURAL
GÖNÜL BORCU
Yaşam yolculuğumuzda yanımıza şöyle bir uğramış olanlar / isimlerini bile unuttuklarımız/ öte yanda yıllarca hayatımızda kalanlar...
Haydi gelin bir göz atalım... Bunlar kimlerdir?
Kalbimizde ve ruhumuzda derin iz bırakanlar, bizi zenginleştirenlerdir. Onların sayesinde hayata bakış açımız değişmiştir.
Hayatımızdaki keskin virajlarda uçuruma yuvarlanmadan sağ kalabilmiş, doğru kararlar almışızdır. Söyledikleri bir sözün ilerde hayatımızda ışık olduğunu zamanla kavramışızdır.
Onlar çok özel insanlardır. Onlara GÖNÜL BORCUMUZ vardır...
Benzer yardımı ve desteği biz de bir başkasına yaparsak, bu borç işte ancak o zaman ödenir...
Sevgiyle kalın...
ARI KUŞUM
arı kuşum, mor kelebeğim
gölgeler döken erguvanım...
döne döne
hatırla çocukluğunu...
hatırla ki
temizlensin gülüşlerin
nisan yağmurları
yıkasın yüreğini...
sevgiye, saygıya
dostluğa ada kendini...
Ayşe TURAL
YAŞAM, ONUNLA MÜCADELE EDENİ DAHA ÇOK SEVER...
Yaşamın olumsuzluklarına inat kavgayı sürdürmektir, yüreklilik…
İnatla üstüne gitmektir zorlukların…
Başarmak için çırpınmaktır ve sonuna kadar gitme cesaretini göstermektir…
İnanın bana:
Yaşam onunla mücadele edeni daha çok sever…
ANLAT BANA
yalnızlık nasıl paylaşılır
gece uzatırken ellerini sabaha...
bir dilim ekmek gibi
bölüşülür mü tam ortasından...
satır aralarında neden saklanamaz
camkırığı hüzünler...
yağmursuz bulutlar ne işe yarar ki
gözyaşına susamışsa yürekler...
anlat bana ne olur
bölünmüş saatlerin ortasında
işin ne?
Ayşe TURAL
BÜYÜMEYEN BEBEKLER…
Bir başka model daha var. Onu da söylemeliyim. Söylemezsem çatlarım valla!...
“Bebeğim, hayatım, annesinin bebişi!...” Bir de bakıyorsunuz, on sekizinde kazık kadar kız! Kucağınıza sığmaz, nasıl bebekse… Anne hala onu bebeğim diye seviyor… Allah Allah ne günlere kaldık!...
Sonra da en küçük hatasında kafaya kakmalar başlıyor: “ Koskoca kız oldun, sorumluluk almıyorsun, bu nasıl davranış, sana yakıştı mı?...” Hakaretin bini bir para… Hem büyümesini istemiyorsun, hem de büyük davranışı bekliyorsun… Oturup karar verir misin? Bu genç de dengesizlikten yakasını kurtarsın…
BU SOKAK
bir küçük kız
düşlerini topluyor bulut misali
gökyüzünden...
sevinçleriyle ayna tutuyor yüreğine
kararsız sonbahar yüzünden
hüzünler dökülür ellerinden...
ağzını bıçak açmayan
bir sevda dolanır da diline
zorlar kapılarını...
bulursan bu tenhalıkta bulursun beni
bu sokak bana açılır..