Seçimler demokrasinin gereği ve kaçınılmaz gerçeğidir. Her ülkenin kendi koşullarına göre gerçeğe dayalı olması gereken siyasi, gelişmeler vardır. Siyasi durumu inkar ederek veya görmemezlikten gelerek siyaset yapabilmek zor olduğu kadar da verimsiz ve ülke insanına hizmet etmemektedir.
Türkiye, gezi parkı olaylarından bu güne kadar çok olağanüstü gelişmeler yaşamakta, açıkçası ciddi bir saldırı altındadır. 15 Temmuz 2016 darbe kalkışması ile de Türkiye’ye işbirlikçiler aracılığı ile saldırı gerçekleştirildi. Bu kadar saldırılar geçekleştirildi, yüzlerce sivil, asker ve polis şehit edilmiştir, ancak başarılı olunamamıştır.
Zeytin Dalı harekatın da Türkiye çok önemli bir savaşı kazanmış, terör yuvalarını o bölgede yok etmiştir. Suriye de Afrin şehrine Türk bayrağı büyük bir gurur ile dikilmiştir, batılı güçlerin hesapları yine tutmadı. Bu defa Türkiye’ye kur savaşı açmışlar ve ekonomik baskı altına almayı denemişlerdir. Bu gerekçeler ve daha fazlası, muhalefetin ısrar ile erken seçim çağrısı cevap buldu ve 24 haziran günü erken genel seçime gidiliyor.
Muhalefetin hedefi tabi ki iktidar, ancak söylem ve eleştiriler ile ülkeyi germeye çalışanlar var. AKP, MHP ve BBP cumhur ittifakı ile cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a destek veriyor, ciddi bir ittifak doğmuş oldu.
Şu ana kadar muhalifler birleşip bir aday üzerinde anlaşamadılar, adaylar ayrı ayrı çıkıyor. Yıllardır siyasi gelişmeleri takip eden birisi olarak Türkiye’nin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün adı çatı adayı olarak anılması hiç de etik olmadı. Gül AKP desteği ile cumhurbaşkanı görevini 7 yıl yürüttü, dönüp de yeniden adaylık için yoklama yapması, siyasi gelenek açısından da doğru olmadı.
AB de çok lider görevlerini tamamladıktan sonra yeniden bu şekilde adaylık yoklaması yaptığını görmedik. Sayın Gül aday olmayacağını açıkladı ancak geç kalınmış bir açıklama olarak değerlendiriyorum, adının geçtiği gün aday olmayacağı açıklamasını yapmış olsaydı siyasi duruşu tartışma kaldırmazdı.
Budan dolayıdır ki çatı adayının çatırdadığını düşünüyorum, çok dik söylem ve polemiklerin Türkiye’ye bir faydası yoktur. Geçen hafta Türkiye de bulundum halk arasında seçim kaygısının olmadığını gördüm, herkes işinde gücünde. Şu cümle çok konuşuluyor” Türkiye’ye karşı tavır alan yabancı güçler bu seçimler de gereken cevabı alacaklardır” Bizim tek temennimiz Türkiye’nin birlik beraberliğinin bozulmamasıdır.