Cumhurbaşkanı Akıncı, “federasyon” tezine karşı “konfederasyon” ve “iki devlet” tartışmalarının yapıldığı bir dönemde sürpriz bir çıkışla Guterres çerçevesini gündeme getirdi.
Dün, yaptığı öneriyi eleştirenlere yönelik ikinci bir açıklamada bulunan Akıncı, Guterres Çerçevesi’nin temel unsuru olan dönüşümlü başkanlıkla ilgili 2’ye 1 oranının çok net yazıldığını ifade etti.
30 Haziran’da sunulan gayri resmi, “non-paper”in Rum tarafının iddia ettiği gibi “Güvenlik ve Garantiler”le ilgili olmadığını vurgulayan Akıncı, çerçevede öngörülen haritanın ise Kıbrıs Türk tarafının sunduğu harita olduğunu belirtti.
Fakat en önemli konuyu atladı. Biz o haritayı geri çekmemiş miydik?
Daha doğrusu Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, çok değil üç ay önce Akıncı'nın talebiyle geçtiğimiz Aralık ayında haritanın geri alındığını duyurmamış mıydı?
Bu BM kasası ne menem bir şeydir ki verilen haritayı geri alıp sonra yeniden aynı haritayı gündeme getirebiliyorsunuz?
Harita verildiğinde doğruysa sorun yok. O zaman niye geri alındı? Geri alındıysa biz niye şu anda Guteres belgesindeki haritayla övünme yoluna gidiyoruz?
Guterres çerçevesinde harita meselesinde aslına elimiz çok da rahat değil.
Çünkü metinde aynen şu ifade yer alıyor:
“Belli bölgeler ile ilgili Kıbrıslı Rumların dile getirmiş olduğu endişelere cevap verebilmek için Kıbrıslı Türklerin sunduğu haritada bazı düzenlemeler gerekmektedir.”
Türkçe meali “yüzde 29artı” diye bilinen ve Cenevre’de verildiği için çokça eleştirilen haritanın bile, bazı “düzenlemelere” muhtaç olduğu işaret ediliyor.
Elbette yer ismi zikredilmiyor. Ama “Kıbrıslı Rumların endişeleri” sözünü dikkate alırsak, siz deyin Güzelyurt, ben diyeyim Karpaz, o sözü edilen düzenlemenin içine her an girebilir.
Akıncı’nın yaptığı çıkıştan bir gün önce “iki devlet ve konfederasyon” önerilerini gündeme getiren Cumhuriyet Meclisi Eski Başkanı Sibel Siber, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini aştığını söyledi.
Siber, “Bu açıklama neden şimdi yapıldı, Anastasiades ile yediği son yemekten sonra ne değişti de böyle bir açıklama yapıldı?” diye açık açık sordu. Ve ardından sözü can alıcı meseleye getirdi.
“Guterres çerçevesi denilen görüşlerin içerisinde doğrudan garantörleri ilgilendiren bölümler var. Sayın Akıncı’nın Türkiye ile yapılan son değerlendirmelerde ortak bir mutabakata varmadığı medyaya yansıdı. Türkiye ile bir mutabakat yoksa Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren bir konuda Sayın Akıncı nasıl imza atabileceğini söylüyor?” diye çok haklı bir soru soran Siber’in bu sözleri, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için işaret fişeği olarak yorumlanıyor.
Kıbrıs meselesi seçime yönelik mesajlarla işlenmeye başlarsa, ister sağdan olsun, ister soldan fark etmez. Bir arpa boyu yol kat edilemez.
Üstelik seçime daha iki yıl kala bu konuşmalar başladıysa, olası bir müzakere masası Kıbrıs meselesinin değil, 2020 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin manevra alanı olur.
Bu böyle biline…