Rumlar Fatih’i beklerken Eskişehir’den ders almalı

Türkiye ve Avrupa'nın en büyük enerji projesi olarak nitelenen “Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı” (TANAP) açılışı dün Eskişehir’de görkemli bir törenle yapıldı.

Türkiye ve Avrupa'nın en büyük enerji projesi olarak nitelenen “Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı” (TANAP) açılışı dün Eskişehir’de görkemli bir törenle yapıldı.
Törene katılan Cumhurbaşkanı Akıncı’nın yaptığı konuşma, “Türkiye, sondaj gemisi Fatih’i Akdeniz’e indiriyor, ne yapacağız” diye panik havası estiren Rumlara mesaj niteliğindeydi.
Akıncı, son yıllarda Doğu Akdeniz’de saptanan önemli doğal kaynak rezervlerinin ortak akılla bölge halklarının yararına değerlendirilmesinin önemli bir sorumluluk olduğunu söyledi.
Ortadoğu’nun, enerji yüzünden başı beladan kurtulmayan bölgelerin başında geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı, Doğu Akdeniz’deki doğal kaynaklar yüzünden gerginliklerin tırmanmasının da ihtimal dahilinde olduğunu ifade etti.
Akıncı, “Halbuki bu kaynakları iş birliği ve barış ortamına katkı yapacak şekilde değerlendirmek akıl işidir, tüm tarafların kazançlı çıkacağı yol da budur” dedi.
Peki bu mesajın özelikle Güney’de bir karşılığı olur mu?
Rum Yönetimi’nin, Türkiye’nin sondaj gemisi “Fatih” ile Doğu Akdeniz’de yapacağı sondaj çalışmaları için seferberlik ilan etmesi, Eskişehir’den gelen bu mesajın alınabildiğini bize göstermiyor.

Rum basını, “Fatih’i Beklerken” başlığıyla aktardığı haberinde, “ExxonMobil” şirketinin 10. parsel içerisindeki iki sondaj çalışması için hazırlık yaptığını kaydederken, Türkiye’nin de “Fatih” gemisini Doğu Akdeniz’e indirdiğini yazdı.
Halbuki en başta Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da önerdiği gibi, ortak bir komite ile Doğu Akdeniz’de KKTC ve Rum yönetimi ortak bir şekilde bu petrol ve doğalgaz arama işlerine girseydi, tüm bu gerilimin hiçbir yaşanmayacaktı.
Fakat Rum yönetimi, “biz sizin payınızı ayırırız çözümden sonda alırsınız” diyerek sözüm ona açıkgözlülük yapmayı tercih etti.
Şimdi elbette bu anlayışta olan bir ülkenin TANAP benzeri bir işbirliği modelini anlamasını bekleyemeyiz.
O yüzden Rumlar Fatih’i bekleyedursun, KKTC Türkiye ile birlikte kendi münhasır egemenlik alanında son sürat doğal zenginliklerini arama faaliyetine girişmelidir.
Çünkü belli ki bu işi Rumların insafına bırakırsak, Kıbrıs Türkü’nün bu pastadan pay almasına imkan yoktur.
O yüzden gerçekçi olup dış politikamızı da bu temeller üzerinde şekillendirmeliyiz.




Bu haber 705 defa okunmuştur

:

:

:

: