Türkiye kaynaklı bir çetenin “çiftlik bank” vurgunundan sonra şimdi de Eskişehir üzerinden “titan”vakası ortaya çıktı.
CNN Türk haberine göre, 'titan' skandalı Eskişehir’de patlak verdi.
Dijital para sistemine yatırım yaptıkları vaadi ile 10 bin kadar kişiden 100 milyon liraya yakın para topladılar. Toplanan paraların bir bölümü Kıbrıs’taki bir şirketin hesabına yatırıldı.
Ve evet iddia bu..
Ve gördüğünüz gibi iş yine geldi Kıbrıs’a dayandı..
Hatırlayacaksınız bundan bir müddet önce çiftlik bank olayında da Kıbrıs’a aktarılan paralar Türkiye medyasında haber olunca, Maliye Bakanı Serdar Denktaş çıkıp söz konusu olayla ilintili olarak Kıbrıs’ın adının geçmesinden rahatsızlık duyduğunu ve böyle bir şeyin olmadığını söylemişti..
Lakin akabinde çiftlik bankın da Kıbrıs’a bir miktar para aktardığı ortaya çıkmıştı.Yani anlayacağınız Kıbrıs bu işlerin rahatça yapılabileceği bir yer olmuş.
Kaynağı şaibeli olan paraların piyasa bulduğu bir pozisyona getirilmiş..
Peki bu ne demek oluyor?
Türkiye ve/veyahut Avrupa ülkeleri ve hatta Afrika ülkeleri üzerinden bu anlamda keşfedilen bir Kıbrıs söz konusu..
Kaynağı çok net olmayan paralar birilerinin aracılığı ile Kuzey Kıbrıs üzerinde konumlandırlıyor.
Peki nasıl?
Ya şirketler kurararak, ya da mevcut şirketler üzerinden yapılıyor bu işler..
Bir yerde meşruluk kazandırılıyor..
Peki ya denetim?
İşte en büyük sorun da bu sanırım..
Bu nokta da yapılan denetimlerin yeterli olmadığı anlaşılıyor..
Yani bu şu demek; ya ülkeye yurt dışından bir şekilde banka aracısız kaçak olarak bavullarla para sokuluyor, ya da bu anlamda bankacılık teferruatına tabi denetimler yetersiz kalıyor..
Her iki şekilde de bir denetimsizliğin olduğu anlaşılıyor..
Elbette ülkeye bir şekilde banka aracısız sokulan paralar gibi,ki bu zaman zaman basına da yansıyor, yurt dışına da aynı yöntemle para kaçırılabilir..
Kısacası böyle bir ihtimal var..
Lakin biz söz konusu bu paraların bankaların aracılığı ve bir takım paravan şirketlerin nezdinde ülkeye sokulduğunu varsayalım..
Nitekim çiftlik bank ve titan vurgunlarında kullanılan yöntem bu oldu..
O halde bu bağlamda ülkede bir sıkıntı var..
Bugün araştırmaya kalksak binlerce şirketin var olduğunu göreceğiz Kuzey Kıbrıs’ta..
Emin olun ki bu şirketlerin belli bir kısmının faaliyet yürüttüğü alanlar da belli değil..
Ne alıyorlar? Ne satıyorlar? Ne üretiyorlar? Ne kazanıyorlar? Ne vergi ödüyorlar?
Bunlar çoğunlukla muğlak..
Fakat banka hesapları kabarık.
Yurtdışından sağlanan para akışları var vs..
Belli ki buralardan finanse ediliyorlar.
Peki bu paraların kaynağı nedir?
İşte tam da burada bilinmeyen noktalar ortaya çıkıyor..
Ki bunun tek izahı devletin zafiyeti olarak karşımızda duruyor.
Devlet, bu ülkeye giren paraların kaynağını bilmiyor..
Belli ki Para kambiyo da üzerine düşeni yapamıyor.
Kaldı ki bu şekilde devam ederse denetimsizlik, çiftlik bank, titan gibi para organizasyonları ile insanları aldatan çetelerin cazibe merkezi olmaya devam edeceğiz..
Peki ne yapılabilir?
Öncelikle yurt dışından gelen, ya da yurt dışına çıkan paraların kaynağı tespit edilebilir. Bu rahatlıkla yapılabilir..
Diyelim ki yurt dışından X bir şirket ve/veyahut şahıs adına para akışı var.
Bu şirket ve/ veyahut şahıs ne iş yapıyor, şirket hangi alan veyahut alanlarda faaliyet yürütüyor, yurt dışı bağlantıları kimlerdir, ne üretiyor, ya da ne satın alıyor, ne satıyor parayı nasıl kazanıyor, ne vergi ödüyor...
Bütün bunları sorgulayabilecek bir sistemimiz var mı?
Bence var..
O zaman bu sistemi işletebilecek kararlılığı ortaya koymak gerekir..