Akıncı “50 yıldır devam eden çözüm arayışlarının neden sonuç vermediğini başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tarafların ciddiyetle sorgulamasının vakti geldi hatta geçti” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı nedeniyle Lefkoşa Dr. Fazıl Küçük bulvarında düzenlenen törende konuştu. Akıncı, halkın bayramını kutlayarak, şehitleri rahmetle, gazileri saygıyla andıklarını belirtti.
Kıbrıs’ın kaderini değiştiren tarihi gününün üzerinden 44 yıl geçtiğini kaydeden Akıncı, o gün doğan çocukların bugün 44 yaşına bastığını söyledi.
Devlet Planlama Örgütü verilerine işaret eden, 0-44 yaş kuşağının toplumun yüzde 62’sini oluşturduğunu belirten , “O gün hayatta olmayanlara 20 Temmuz’un ne anlama geldiğini anlatmak, yaşı büyük olanlara da o günü anımsatmak görevimizdir” diyen Akıncı şunları kaydetti.
“HAKSIZLIK”
Bir yıl önce Crans Montana’daki konferansta yaşananları tekrarlamaya gerek olmadığını da kaydeden Cumhurbaşkanı, “Orada da çözümü hangi tarafın istediği, kimin destek, kimin köstek olduğu gerek BM gerekse diğer taraflarca görülmüştür. Ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; bu gerçek görüldüğü, bilindiği halde konferans sonrasında Birleşmiş Milletler raporuna yansıtılmaması, Rum tarafı ile Kıbrıs Türk tarafının sonuçtan aynı derecede sorumlu gösterilmesi tam bir haksızlık oluşturmuştur” dedi.
“ONCA EMEK HEBA OLDU”
“Kıbrıs’ta çözüm olsa da olmasa da, müzakere yapılsa da yapılmasa da, iki toplum arasında iletişimin önemi yadsınamaz” diyen Akıncı, şunları söyledi.
“Bu bağlamda cep telefonlarının her iki tarafta da çalışabilir olması konusunda yapılan tüm teknik çalışmalar olumlu bir noktaya ulaşmış olmasına rağmen, Rum liderliğinin son aşamada ortaya attığı sözde yasal engel mazereti yüzünden onca emek heba olmuştur.”
istemediler.”
“Bu konuşmamın, Rum tarafını suçlamak amacı ile programlanmış bir konuşma olarak değerlendirilmesini istemem” şeklinde konuşan Akıncı, “Bazı gerçekleri sizinle paylaşmamın zorunlu olduğunu düşünüyorum” dedi.
ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ
Cumhurbaşkanı şöyle devam etti:
“Bu adada birlikte var olabilmenin koşullarını yaratmanın başında karşılıklı güveni sağlamanın geldiğini anlamak gerekiyor. Bunun için Rum tarafında gerçekten bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç vardır. Bu durumu yeri geldikçe vurguluyorum. Ama ne yazık ki anlamak istememekte direniyorlar.
İki yıl önce Kuzey Kıbrıs’tan patates alıp Güney’de satmak isteyen Rum tüccara yapılan saldırıyı, birkaç ay önce buradan yeşil hat tüzüğü çerçevesinde giden karo mozaiklerin kullanıldığı yerden sökülmesini izah etmek olanaksızdır. Fiyat farkı nedeniyle Kuzeyden alınan akaryakıta karşı getirilen çağdışı yasaklamayı da, ‘eğer gelirsek okullarınızı tanımış oluruz’ diyerek öğretmen ve öğrencilerine Kıbrıs Türk okullarını ziyaret etmeyi yasaklayan anlayışı da onaylamak mümkün değildir.”
“LUTE YENİ BİR DAİMİ ÖZEL DANIŞMAN OLMAYACAĞI SÖYLEDİ”
Crans Montana sonrasına işaret eden Akıncı, şunları da belirtti:
“Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guteres tarafların bir durum değerlendirmesi yapmasını ve eğer taraflar istekliyse kendisinin yardımcı olmaya hazır olacağını belirtmiştir. Tarafların düşüncelerini ve bundan sonraki yol haritasını saptamak açısından bir yetkiliyi geçici bir misyonla görevlendirmiştir. Yeni bir daimi özel danışman, yani yeni bir ‘Espen Eide’ olmayacağı söylenen Sayın Lute 23 Temmuz’da Kıbrıs’ta olacak ve bizimle görüşecektir. Sayın BM yetkilisinin tarafların nabzını tutmak için Kıbrıs’ta iki liderin yanı sıra garantör ülkeleri de ziyaret edeceği bilinmektedir.”
“Sorumlu biz değiliz”
“Bilinen ve aslında kanıtlanmış bir gerçektir ki bizim nabzımız her zaman barıştan, çözümden, işbirliğinden yana atmıştır. Biz her zaman halklar arasında barış içinde, dostane ilişkilerin savunucusu olduk” diyen Akıncı, şunları da ifade etti:
Savaşların, kan ve gözyaşı demek olduğunu, toplumların ancak barış ortamlarında gelişebileceğini ve kalkınabileceğini iyi biliyoruz. Önceki gün Kıbrıs açıklarında mülteci gemisinin batması ile yaşanan son trajedi savaşın ne demek olduğunu herkese yeniden hatırlatmış olmalıdır. Biz Adamızda karşılıklı kabul edilebilir bir anlaşmayla kalıcı barış koşullarını yaratmak için her türlü çabayı harcadık. Kıbrıs Türk halkı olarak, 2004 referandumunda da, Crans Montana konferansında da ve nihayet Rum liderliğine 30 Nisan 2018 tarihinde yapmış olduğum çağrı ile de çözüm irademiz defalarca kanıtlanmıştır. Çünkü bizim çözüm hedefimiz, taktiksel bir manevra değil, stratejik bir tercih anlamında olmuştur.”
“Bu hedefe varılamamışsa bundan sorumlu olan biz değiliz” diyen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, şöyle devam etti:
“Her zaman vurguladığımız bir gerçeğin yeniden altını çizmek isterim. Bir yerde sorun varsa, çözüm için arayışlar da devam edecektir. Ancak 50 yıldır devam eden arayışların neden sonuç vermediğini de başta BM olmak üzere tüm tarafların ciddiyetle sorgulamasının vakti gelmiş ve geçmiştir.”