Türkiye CB Erdoğan ilk ziyaretini Kıbrıs’a yaptığı günden itibaren, bu ziyaretler de çok hızlı bir trafik gerçekleşti. BM geçici Kıbrıs temsilcisi Lute, ayni gece Türkiye DB Çavuşoğlu, ve heyetler. 20 Temmuz barış ve özgürlük bayramında yine Türkiye CB yardımcısı Oktay, milletvekilleri ve diğer katılımcılar.
Bu ziyaretler içerisinde en çok konuşulan Kıbrıs sorunu olduğu kesindir. 20 Temmuz günü zaten KKTC halkına açık meydan da gelişmeler konuşuldu. Bu konuşmayı basında izledi Rum tarafı da bilgilendi ilgi duyan diğer Dünya ülkeleri bilgilendi. Benim için en önemlisi halkımıza hitap edilen şeklidir, bundan dönüş olduğu zaman ters teper ve olası bir anlaşma sonun da, gerçekleşecek referandum da HAYIR çıkar. Açıkça KKTC CB Akıncı 20 Temmuz günü konuşmasından çark edemez.
Konuşmasını tekrar yazıp sizleri değerli okurlar sıkmak istemiyorum, özeti “Rum tarafı zihniyetini değişmezse bir anlaşma olması mümkün değildir” Rum tarafından cevap gecikmedi ertesi gün Anastasiadis “Türk tarafının bu şekildeki talepleri devam ettikçe bir uzlaşıya varmamız mümkün değildir” başladığımız yere geri döndük, ne AKINCI nede ANASTASİADİS sözlerini çiğneyip yeni bir süreci başlatamazlar.
Akıncı, Lute ile görüşmenin müzakerelerin başlayacağı anlamına gelmeyeceğini açıkladı. Çavuşoğlu Kıbrıs sorununu muhatapları ile görüşeceklerini açıkladı, muhataplar garantör ülkeler İngiltere ve Yunanistan.
Kıbrıs Türk halkının müzakere sürecinde ki yapıcı duruşu ve ANNAN planı referandumuna evet dediği halde bile cezalandırılan taraf olmuştur. Akıncı da sitem ediyor daha ne yapalım, Rum tarafını suçlamak istememek ile birlikte sorunun Rum tarafından kaynaklandığını söylüyor.
Biz, KKTC halkı olarak sorumlu olmadığımız halde niye biz cezalandırılıyoruz? Artık biraz kendimizi sorgulamalıyız, nerede hata yapıyoruz. Rum tarafının gönlünü mü beklemek zorundayız, bizi yönetenler silkinip KKTC halkına cevap vermek zorundadırlar.
Ben buradan soruyorum, KKTC CB sayın AKINCI Rum tarafının zihniyet değişikliğini beklemek zorunda mıyız??????