Türkiye- ABD ilişkilerine yönelik uluslararası arenada Türkiye’ye tam destek geliyor. Küresel düzende ABD’nin kendini yalnızlaştırmasına neden olan ve küresel kalkınmayı sekteye uğratan agresif politikaları diğer ülkeleri de haliyle harekete geçiriyor. ABD’nin Çin’e karşı ticaret savaşı tehlikesi AB’yi iki tarafa karşı da hassas dengeyi korumaya iterken, Türkiye ile olan ilişkilerde bu kez “en güvenilir ticari partner ABD’dir” algısını adeta rafa kaldırttırıyor.
Ekonomik sistemde doğru hamleleri doğru şekilde okuyamayan ABD, kısa vadede gerek hızla geriye çekmeye çalıştığı vergileriyle veya yüzde 3,5’lara yükselttiği 10 yıllık faizlerle global yatırımcıları kendine çekmeye çalışsa da orta ve uzun vadede bu böyle olmayacak. Özellikle ABD’nin sert agresif eylemleri nedeniyle ülkeler dolara olan bağlılıktan tedirgin olup, dış ticarette dolara endekslenmiş para birimini sorulamaya başladılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile ilişkiler bu seviyeye gelmeden önce dahi dış ticarette dolara endeksli olan para birimini ve olumsuz etkisini gündeme getiriyordu epeyce. Güncele bakıyoruz; orta ve uzun vadede dolara olan bağlılığın kaldırılması hedefleniyor. Bu altın olur, Çin yuanı olur, Rus rublesi olur ya da benzeri para birimleri... Gündemde Rusya’nın da açıklaması keza bu yöndeydi. Türkiye’de yaşanan panikten dolayı Rus rublesi 2016’dan bu yana rekor seviyeleri test etti. Hal böyle olunca arayışların boyutu yer değişti ve önem seviyesi arttı. Küresel denkleme baktığımız zaman ise D. Trump politikası karşısında devletler tek tek desteklerini de paylaştılar. Kimi kaderdaş olarak kimi benim de başıma gelir diye kimi ise Türkiye’nin konumu ve olan ilişkilerinden ötürü. Ama bir gerçek vardı ki; hep destek tam destek geldi ülkeye. Örneğin, Rusya. Özellikle para birimi konusunda ortak düşünüyor. Buna ek olarak Türkiye’nin nükleer santralinin temeli Rus Rosatom tarafından gerçekleşiyor. Çin ise kaderdaş olarak görüyor Türkiye’yi. Kader birliği kurup, dış ticarete yönelik kuru üzüm ve kuru incirleri ABD’den değil, artık senden alacağım diyor. İtalya ise, yarın bizim de başımıza gelebilir diyerek tedirginliğini dile getiriyor ve Türkiye’ye desteğini açıkça belirtiyor. Dış ticaretteki en önemli partnerlerimizden Almanya ise istikrarsızlaşmaktan dolayı tedirgin. Küresel denklemde ekonomik refahın azalmasına karşı tepkili. Azerbaycan ise, yatırımlarının devam edeceğini bildiriyor. İran keza aynı şekilde. Türkiye’de varlığını sürdüren bir bankanın büyük hakimi olan İspanyollar ise, Türkiye’ye bağlılığını sürdüreceklerinin sinyalini verdi. Fransa ise Türkiye’deki ekonomik istikrarın kendileri için önemli olduğunu söylüyor. Karşılıklı yatırımlar, ekonomik ve ticari ilişkilerde gelişme var. Değişim sürecine giden dünyadaki ABD tarafında ise, yalnızlaşma... Burada önemli bir ayrıntı var kavramamız gereken. Bu gelişmeler Türkiye gibi ülkeler için kimi zaman fırsat olabiliyor. Daha fazla yapısal reform, daha az dışa bağımlılık gibi politikaların oluşumuna temel hazırlıyor. Özellikle doğrudan ve dolaylı sermaye yatırımlarına ihtiyaç duyan ülkelerin mutlaka yeni hikayeleri oluşturmaları gerekiyor.