Sonunda iyiler mutlaka kazanır

Vakti zamanında genç bir adam dönüp dolaşıp aynı duayı edermiş yüksek sesle: “Ey doğruların yardımcısı Allah’ım, ey haksız kazançtan koruyan Allah’ım. Sana şükürler olsun…”

Vakti zamanında genç bir adam dönüp dolaşıp aynı duayı edermiş yüksek sesle:
“Ey doğruların yardımcısı Allah’ım, ey haksız kazançtan koruyan Allah’ım. Sana şükürler olsun…”
Genç adamın sürekli aynı duayı ediyor olması duyanların dikkatini çekmiş. Sonunda dayanamayıp sormuşlar: “Sen neden hep aynı duayı ediyorsun, başka dua bilmez misin?”
Bunun üzerine genç adam başından geçenleri anlatmaya başlamış:
“Yedi sekiz sene önce içi altın dolu bir torba buldum. Tam bin altın vardı içinde, saydım. Nefsim altınları harcayayım diye kışkırtıyordu beni. ‘İş kurarsın, zengin olursun, her istediğine kavuşursun’ diyordu. Ama ben ‘hayır’ dedim kendime. Bu benim değil, başkasının malı. Altınları alıp harcamam haksızlık olur.
Tam bu sırada yaşlı bir adamın ‘torba bulan var mı’ diye yana döne bağırdığını işittim. Adamı çağırdım yanıma.
‘Söyle bakalım senin torban neye benzerdi, kaç altın vardı içinde…’
Adam tarif etti, sonra da ‘içinde bin altın vardı’ dedi. ‘Al öyleyse dedim, bu torba senindir’
Torbayı adama verdim, çok sevindi. İçinden 30 altını çıkarıp bana uzattı. Çok büyük miktardı benim için. Alıp doğruca pazara gittim. Burada temiz yüzlü genç bir çocuğun esir olarak satıldığını gördüm. Çok övüyorlardı genci. Yanlarına gittim, ‘bu esir için ne istiyorsunuz’ dedim. 30 altın dediler. Hiç pazarlık yapmadan verdim 30 altını.
Aradan iki yıl geçti. Genç çok çalışkan ve dürüsttü. Onu aldığıma çok memnundum. Bir gün yolda giderken karşıdan gelen üç adamın bize doğru yaklaştığını fark ettik.
Genç kulağıma eğildi, ‘efendim’ dedi. Şimdiye kadar size hiç söylemedim fakat ben Fas Emiri’nin oğluyum. Bu gelenler de babamın adamları. Beni buldular. Şimdi senden beni satın almak isteyecekler, Sen çok iyi bir insansın. Ben de evime aileme dönmek isterim. Ama sakın beni 30 bin altından aşağı satma…’
Adamları yanıma gelip ‘esiri satar mısın’ dediklerinde fiyatını söyledim. 30 bin altına genci benden satın aldılar.
Aldığım o 30 bin altınla işyeri açtım sonra. Daha da zengin oldum. Sonra bir gün bana arkadaşlarım çok zengin bir ailenin kızından söz ettiler, Babası yeni vefat etmiş. ‘Onu seninle evlendirmek istiyoruz’ dediler.
Ben de olur dedim, kızla tanıştık hemen evlendik. Deve yüküyle getirdiler çeyizini. Ama eşyalarının arasında bir torba dikkatimi çekti. Kıza ‘bu nedir’ diye sordum.
İçinde 970 altın var dedi kız, ‘Babam bu torbayı kaybetmiş, bulan gence de 30 altın vermiş. Kalanını da bana verdi, çeyizime koymam için…’
Demek ki aslında bulduğum o altınlar benim kısmetimmiş diye düşündüm. Torbayı sahibine vermeseydim haram yoldan haksız olarak gelecek o para şimdi helal yoldan gelmişti...”
Eminim siz de ibret verici bu hikayeden çok etkilendiniz.
İyi ve dürüst olan en başta kaybetti sanılsa da bir gün mutlaka bunun mükafatını görür.
Yani sonunda iyiler mutlaka kazanır.
Çünkü evren o iyiliğin karşılığını er ya da geç vermek üzere kodlanmıştır. Eminim siz de hayatınızda bunu sayısız örnekleriyle karşılaşmışsınızdır.
Ne dersiniz, sizce de öyle değil mi?
İyi pazarlar…


Bu haber 269 defa okunmuştur

:

:

:

: