Yaşamınızda yeni adımlar atmaya korkuyorsunuz mesela...
Tıpkı kabuğundan çıkmadan etrafı gözleyen kaplumbağa gibi...
Yeni insanlara elinizi uzatmaya çekiniyorsunuz...
Hatta ödünüz kopuyor...
Size göre herkes tehlikeli...
Art niyetli...
Sizden yararlanmayı düşünüyor....
Allah aşkına siz kendinizi ne zannediyorsunuz?
Yaşıyor musunuz yani?
Ot gibi...
Hani kıyıya bağlanmış tekneler gibi...
İçinizi çeke çeke enginlere bakacaksınız ve o sahilde çürümeye mahkumsunuz...
Yaşamak CESUR yüreklilerin işidir...
RİSK almayanlar kaybetmeye mahkumdur...
İKİLİ YALNIZLIK
sade suya
iki ölçü YALNIZLIK katsam
katsam da
avuçlarımda sunsam...
panzehir olur mu
yaralarına...
Ayşe TURAL
HAYAT BIR SERÜVENSE...
Yeterince birbirine benzeyen günler mi yaşıyorsunuz? O zaman arkanıza yaslanın ve gözlerinizi kapatın...
Şu anda nerde olmak isterdiniz?
Yaşamınız boyunca bir kerecik olsun, saatlerce yürüyerek bir dağın zirvesine ulaştınız mı?
Ulaşmış olanlar, o inanılmaz hazzı hatırlayacaklar... Pek az kişinin yapabildiğini yapmış olmak mutluluğu az şey midir?
Zaman zaman alıştığınız çevreden, dar kalıplardan çıkınız. Kendinize hiç görmediğiniz yerleri görme, tanıma dürtüsü veren SERÜVEN duygusunu yaşama fırsatı tanıyınız...
Bakın o zaman yüreğinizin nasıl da hafiflediğini göreceksiniz...
Güzel bir gün dileğiyle...
SANA YER YOK
yağmur saçlarımda
damla damla yorulurken
diş kamaştıran ten
yangın yeri...
içimde ince bir sızı
sense çoğalan yalnızlıksın sadece
gizli mavilerime inat
mor akşamlarım
hala ellerinde tutsak...
artık
anlamsız yüzünün ortasında
iki kör bakışsın
yeniden aldanışlarımda
sana yer yok...
Ayşe TURAL
YALNIZLIK MAĞARASI
Son on yıllarda arttı yalnızlıklarımız... Kalabalıklar içinde yalnızlaştık... Gevşeyen ya da kopan aile bağlarına isimler uydurduk... Bahaneler bulduk... Eski dostluklarımız yerini günü birlik buluşmalara bıraktı...
Derinliği olmayan duygular, sözde sarılmalarla geçiştirdiğimiz kısa anlar... İki insan gerçekten yüreklerini ortaya koyarak, birbirini en son ne zaman can kulağıyla dinledi? Hangi güzel insanı, en son ne zaman kucakladınız?
Gözlerinin içine bakıp da içinin acısını anladığınız birisi var mı? En son kiminle düşüncelerinizi paylaştınız? Açık açık... Sözcüklerinizin arkasına saklanmadan hem de..
Gitgide yalnızlaştık... Yalnızlığımıza yeni isimler de uyduruverdik hemen... Mecburi yalnızlıklar, gönüllü yalnızlıklar... Bence bir de farkında olmadan yaşayıp gittiğimiz yalnızlıklarımız var... Bana göre en kötüsü de o...
Mağaralarımıza çekildik... İncinmekten, incitilmekten korktuğumuzdan... Yalnızlığımızı kimseler bilmesin istedik...
YANLIŞ YAPIYORUZ AMA... HAYDİ ÇIKIN... BİRİNE ANLATIN DUYGULARINIZI... YALNIZLIKLAR PAYLAŞILDIKÇA AZALIR...
AKLIMDAN
serin bir sabah geçiyor,
dalların arasından süzülüp gelen
aklımdan
sen geçiyorsun...
hafifçe yüzümü okşuyorsun
dönüp kucağına sokuluşum geçiyor...
sımsıcacık bakan gözlerin geçiyor
tenime dokunuşun
sarılınca beni koklayışın geçiyor...
aklımdan
SEN geçiyorsun...
Ayşe TURAL
BİR KADIN/ BİR HAYAT...
' Hayat, bir kadından bir kadına geçmektir...' der Ahmet Altan...
Demek ki bir erkeği hayatın içinde kadınlar gezdirir...
Zevkli bir kadına rastlarsanız, zevkiniz; esprili bir kadına rastlarsanız espriniz; zeki bir kadına rastlarsanız, zekanız gelişir...
Yeni huysuzluklar, kaprisler, kavga nedenleri ve acılar öğrenirsiniz...
Kısacası BİR KADIN değil, BİR HAYAT seçersiniz...
ÇANAKKALE
çam dalları arasından
maviliklere çizilen düz çizgide
durur bir düş gemi...
sisler içinde karşı kıyılar
şehitlerin ruhları yükselir
abideden
arşa değer başları...
gökler bir başka güzeldir burada
güneş
bir başka batar Ege'de
bir başka doğar Marmara'da...
selam durur martılar
selam durur bayrağa...
kıyıda bahriyeliler
tepeden tırnağa beyaz
tepeden tırnağa onur ve gurur...
Ayşe TURAL
Bir anı... (2015)
ÇOCUKLUĞUNUZU BİLEN BİRİ
Telefondaki ses oldukça yaşlı... Buna karşın tatlı, neşeli ve sevecen...
Çocukluğumun Saadet Ablası... Evimizin bitişiğinde oturan, dikiş diken, terzi Saadet Abla... Halil'in annesi... Eşi berber..bazen öğle yemeğini dükkanına sefertası içinde götürüverdiğim...
Saadet Abla ben hercai menekşelerimi, kokulu karanfillerimi sularken makinasının başından kalkmadan şen şakrak sesiyle laf atar pencereden...
Bugün de biraz yorgun sesiyle yıllar öncesine götürüyor beni...
Küçücük ama pek düzenli dikiş odasında rengarenk kumaş parçaları beni renkli düşlere taşırdı.. Kadifeler, danteller, satenler, yanardöner taftalar... Aralarına karışmış papatya desenli basmalar...
Marifetli elleriyle makası tutuşu, çabuk çabuk ayaklı makineye basışı... Tıkır tıkır kumaşın üzerinde kayan Lorel Hardi ayaklar...
Biraz sonra kaynayan tencereden yapraklarına sarılıp tuzlanarak elime tutuşturulacak olan sütlü mısırın kokusu...
Ah ah!
Çocukluğumun hayal dünyasına gökkuşakları serpen güzel insanlar...
SICACIKSIN
rıhtımlarda
yaz aşkları serilmiş...
sardunyalar pencerelerde
guguk kuşları
müjdesinde günün...
aşkımı dalgalara bıraktım
martılar çığlık çığlık
özlemin kalbimde...
sen
yaz akşamları kadar
sıcacıksın içimde...
Ayşe TURAL
HAYATIN DAYATMALARI
Yaşamın içinde yol aldıkça, hayatın anlamını daha iyi kavrıyorsunuz. İşte o zaman ona, kendiniz yeni anlamlar yüklüyorsunuz.
Bu anlam yüklemede pek çok etken rol oynuyor elbette: Ne kadar kültürlü olduğunuz... Yaşama bakış açınızdaki olgunluk.. Deneyimleriniz... Toplum içindeki sağlam duruşunuz... Belki de statünüz...
İşte bütün bu bileşenler, sizi SİZ yapan etmenler...
Ne kadar donanımlıysanız, karar verme aşamanızda o kadar mantıklı ve kararlı duruş sergiliyorsunuz...
Hayatın dayatmalarını hep OKYANUS DALGALARINA benzetirim ben.
İnanırım ki her TEKNE, o dalgalarla boğuşamaz...
İşte bu yüzden, tam da bu yüzden hayatın dayatmalarıyla karşılaştığınızda bazen AKINTIYA KÜREK ÇEKMEK gerek... Uğraştınız, didindiniz ama sonuç değişmeyecek... O zaman, ZAMANIN AKIŞINA bırakın kendinizi...
Siz elinizden geleni yaptınız... Çabaladınız... Olmadı...
Belki hayat size başka sürprizler hazırladı... Belki ne istiyorsanız onlar gelecek önünüze... Hani derler ya HER OLMAYAN İŞTE HAYIR VAR..
Mutlu olacağınız olaylar...
Başarıyı daha çok yaşayacağınız zaman dilimleri...
Hayallerinizi gerçekleştirebileceğiniz ortamlar...
HAYDİ BİR CESARET...
ARKANIZA DAYANIN...
GÖZLERİNİZİ KAPATIN...
GELENİ BEKLEYİN...
KORKMAYIN HER ŞEY DAHA GÜZEL OLACAK..
YAŞAMA SORGULAMA
önce çocukluğum gitti
kayıp kente
bir kırlangıç kanadında
kocaman açılmış çocuk gözlerimden...
ardından
beklemedi yeni yetmelik
isyanları oynadı
başkaldırısında dramlar
vay-yoklar uzandı zamanlara
iç içe geçti yalnızlıklar...
ben
ben miyim'ler sorgusunda
yaşamın merdiveninde
yaz çıkışları sıcacık...
içimi ısıtır gülüşler
yaşamın döngüsü kısır
gene de
sırtımı dönemem yalnızlıklara...
içimde hüzünleri oyar
yaprak dökümü olmasın ne olur!
güz sonu yağmurları bunlar
solan sararan bahçelerde
kışı başlar yaşamın
göçe hazırlanır alıcı kuşlar
göz pınarlarım kurur ağlamaktan
bırakıp gidemem yalnızlığımı...
AYŞE TURAL
KİMLER AYRAN GÖNÜLLÜ...
Bizde çok kullanılan bir sözdür bu... Hemen heveslenen ama nedense onu elde ettikten sonra bıkıveren insanlar için kullanılır... Kısacası ayrangönüllüler için...
Hayatın her alanında yakalarsınız onları, özellikle de ikili ilişkilerde...
Sizinle tanışmak , size yakın olmak için yapmadıkları kalmaz. Hatta aşklarından ölürler... Biraz zaman geçince onlar için cazibenizi kaybedersiniz/ aşkları saman alevi gibidir.../ arkalarını dönüp giderler...
Aynı şey arkadaşlıkları için de geçerlidir. Işleri düşünce sizden iyisi yoktur. Etrafınızda pervane olurlar... Çıkarları tamamlanınca da arkalarına bile bakmadan toz olurlar... Ta ki yeni bir duruma kadar...
Böylelerini iyi tanıyın ve ilk fırsatta YAŞAM ÇEMBERİNİZin dışına çıkarın...
Sevgiyle ve mutlulukla efendim...