Belli ki KKTC bir gün ters gelişmeye hizmet etme ile ün salacak, ekonomi kitaplarında yerini alacak.
Belkide ekonomide intihar sendromunu dünya literatürüne kazandıracak
15-20 yılda yaratılan, geliştirilen her sektör, inanılmaz bir beceri ile birkaç yılda yok edildi. Sebepleri ne olursa, sorumluları kimler olursa olsun neler yok edilmedi ki!
Yıllarca iş, aş gelir sağlayan, ihracat yapan, ithal ürünlerin yerine üretim yapan, tarım ürünlerimiz, küçük sanayimiz, turizmde bir sürü tesiste yaygın gelirli hizmet şekli birer birer yok edildi.
İNTİHAR SENDROMUNUN BELİRTİLERİ
Yok küçük bir adasın üretim olmaz, nüfusun az üretmek verimli değil, zaten başkası daha ucuza üretiyor, liberalizm, globalleşme gibi kavramları yanlış yorumlayarak katledilen ekonomik gelirler.
Şimdi başımızda dışa bağımlılıktan öte dışa mecburiyet ve inkâr edilmez çarpuk çurpuk ve ‘kalabalık’ ama içi boş bir ekonomi ve sorunları.
Belli ki tüm bu ters gelişmenin mimarları şimdi de katletmek için yeni bir sektör arıyorlar!
Kıbrıs’ın neredeyse tüm doğal avantajları üzerine inşa edilmiş, ayrıca adanın genel zayıflıklarından en az etkilenen ve yabancı hizmet alana hitap eden, gelirleri oldukça yaygın bir şekilde ülke içinde dağılan yükseköğrenim hizmetleri.
Her nedense başarıyı hazmedemeyenler kervanı, şimdi de yüksek öğrenimi kargaşa kazanlarına atmaya çalışıyor.
Amaçlar ne? Niyet ne hiç önemli değil. Belki yerine başka ekonomi inşa ederler! Ama hiç de öyle olmadı bugüne kadar. Her kaybettiğimiz sektör sonuçta deniz ötesinden gelen ürünler ve hatta şirketlerin kazancı oldu.
KKTC YÜKSEKÖĞRENİM STRATEJİK PLAN ÇALIŞTAYI
Yüksek öğrenimdeki niyetleri çözmek için önce 4-5-6 Temmuz 2018 Tarihlerinde Lefkoşa’da düzenlenen KKTC Yükseköğrenim Stratejik Plan Çalıştayı’ na bir misafir olalım.

1. YÖDAK Başkanı Akile Buke’nin kuruma biçtiği görev ve misyona uygun olarak 150 kişiyi aşan kadro talep etmiştir.
Bu kadro talebi ile neredeyse Muhaceret Dairesi’nin, İçişleri Bakanlığı’nın, Çalışma Bakanlığı’nın, Eğitim Bakanlığı’nın ve diğer tüm kamu kuruluşlarının Yüksek Öğrenim ile ilgili görevlerini YÖDAK bünyesine toplamaya çalışıyor izlenimi yarattı.

2. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı Tufan Erhurman talep edilen kadroların Başbakanlıkta bile olmadığını ifade etti.
Başbakan Tufan Erhurman, Çalıştay konusunun sadece YÖDAK’ın kurumsal kimliği ve gereksinimleri ile kısıtlı kalmaması gerektiğini ve Kuzey Kıbrıs’taki yüksek öğrenimin en azından orta vadeli stratejik planı için veriler üretmesini talep etti. (YÖDAK Başkanı’nın sergilediği vizyonu çatı olarak görmediği mesajı alınabilir.)
Başbakan, Kuzey Kıbrıs’ta üniversite kurulmasını durdurma gibi bir düşüncesi olmadığını ancak yeni geçerli kriterler tespit edilip bu kriterlere uyanlara üniversite kurma izni verilmesinden yana olduğunu vurguladı.
3.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit, Bakanlığın yüksek öğrenim konusunda daha detaylı denetimler yaparak özellikle öğrenci mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik politikalar üretmekte olduklarını ifade etti. Üniversiteler ile şehirlerin uyumlu altyapılarını güçlendirmelerinin bakanlık tarafından talep edilecek politikalar olacak dedi.( Cemal Hoca, yeni yasanın bakanlığa verdiği yetkileri titizlikle kullanırken, bazı mevcut sorunları – kayıt dışılığa düşen öğrenciler, öğrenci ulaşım ve barınma sorunlar vs. gibi konularda kamuoyu hassasiyetine uygun davranacak)
3. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, resmi konuşmalar sırasında konuyu bir Hükümet ve/veya Cumhurbaşkanlığı noktasına götürmek istemediğini, temel hedefin Kuzey Kıbrıs’daki yüksek öğrenimin gelişerek devam etmesi olduğunu söyledi.(YÖDAK Başkanını atama yetkisi olan Cumhurbaşkanı bu kapasitesini tartışmaya açmayacağı mesajını verdi)
AÇILIŞ BÖLÜMÜ NEYİ AÇTI?
1. YÖDAK belli ki Türkiye’deki YÖK kurumunu örnek alarak çok daha fazla yetki ve ekipman talep ederken hükümeti temsil eden Başbakan ve Eğitim Bakanları hükümetin de bu konuda stratejik planda gereken yeri alacağını vurguladı.

2.Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı diğer taraftan Cumhurbaşkanlığına bağlı olan YÖDAK kurumunda Cumhurbaşkanlığının iradesinin sürmesini savundu.
Devam yazımızda paydaşlardan bürokratlar, yatırımcılar, bilim insanları ve diğer katılımcıların konu ile ilgili yaklaşım farklılıklarını değerlendirelim.