Askeri kantinlerin sivil vatandaşa kapatılması çok hararetli bir tartışmanın fitilini ateşledi.
Başbakan Erhürman o kadar ağır bir eleştiri bombardımanına tutuldu ki dün Cumhurbaşkanı Akıncı ile yaptığı haftalık olağan görüşmenin ardından bir açıklama yapmak zorunda kaldı.
Ne dedi Sayın Başbakan?
Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’yla 15 günde bir gerçekleştirdiği görüşmeler çerçevesinde, marketçilerin şikâyetlerini Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’na ilettiğini ancak herhangi bir talimatı olmadığını söyledi.
Bu açıklamadan benim anladığım Sayın Erhürman bizimle kelime oyunu oynuyor. Yani talimat vermedim ama şikayetleri ilettim diyor.
Dolayısıyla yıllardır alışveriş yapılan askeri kantinlerde bir anda ortaya çıkan bu yasak kararında belli ki Sayın Başbakan’ın ilettiği notlar etkili olmuş.
Tabi öyle sert bir tepki yükselince Sayın Başbakan bu tepkinin adresinin kendisi olmasından ürkmüş olmalı ki, siyaseten bu açıklamayı yapmak zorunda kaldı. Onu da anlıyoruz.
Aslında bu meselede madalyonun iki yüzü var. Askeri kantinlerin kuruluş amacı burada yaşayan askerlerin alışverişine yöneliktir.
Ancak zamanla iş öyle bir hal aldı ki, marketlerde cep yakan zamlara karşı toplumun büyük kesiminin biraz olsun nefes aldığı, hayat pahalılığından korunduğu yerler haline geldi.
Marketçiler askeri kantinlerdeki ucuzluğu, çalıştırılan askerlere maaş ödenmemesi, gümrük vergisine tabi olmamaları ve nakliye giderlerinin askeri araçlarla daha çok düşük olması gibi nedenlere bağlıyor. Haklılar.
Elbette kimse böyle bir ekonomik ortamda market sahiplerinden askeri kantinlerdeki fiyatlarla rekabet etmelerini bekleyemez.
Peki vatandaşın suçu ne?
Askeri kantinlerde 17-18 lira olan diş macununa, markette 40 lira vermek zorunda mı?
Marketçileri sormak lazım. Sterlin 9 liraya vurduğunda bir anda yapılan zamlar şimdi biraz gerilediğinde aynı şekilde geri çekildi mi?
Daha doğrusu hükümete sormak lazım.
Rekabet koşullarına aykırı diye vatandaşı birkaç büyük marketin insafına mı terk etmeli?
İşin doğrusu belli aslında.
Ne marketçiler askeri kantinlere ezdirilmeli, ne de vatandaş yolunacak kaz gibi görünmeli.
Yapılacak tek şey yarından tezi yok gümrük vergilerinin en azından temel ihtiyaç maddelerinde sıfırlanmasıdır.
Bu başarılırsa, askeri kantinler kadar olmasa bile marketlerde de ucuzluğun önü bir nebze olsun açılabilir. Tabi sıfırladığınız vergiyi marketçinin cebine rant olarak bırakmamak ve gerekli kontrolü yapmak kaydıyla…
Hükümet her eylem yapana taviz verip, yükü hiçbir baskı gücü olmayan özel sektörde asgari ücretle çalışanların sırtına bindirmemiş olur.
Temel ihtiyaç maddelerinde vergilerin sıfırlanması için de elbette kaynağa ihtiyaç var. Ama emin olun sendikaların ya da eylem yapıp istediğini alma gücü olan kesimlerin cebine koyulan paradan daha az bir para olacaktır bu. Üstelik herkes faydalanacağı için de adil olacaktır. Ne dersiniz?