Ticaret ticarettir milleti dini olmaz…

Politis gazetesinin haberine göre, JCC şirketinin dün yayınladığı verilere dayanarak, döviz kurlarının yükselmesinin, Rumların KKTC’den alışveriş yapmasını cazip hale getirdiğini kaydetti.

Politis gazetesinin haberine göre, JCC şirketinin dün yayınladığı verilere dayanarak, döviz kurlarının yükselmesinin, Rumların KKTC’den alışveriş yapmasını cazip hale getirdiğini kaydetti.
Habere göre, Ağustos ayında, Rumların kredi kartlarıyla KKTC’de 1,4 milyon Euro, Kıbrıslı Türklerin ise kredi kartlarıyla Güney Kıbrıs’ta 1 milyon Euro harcadığını yazdı.çGazete, Rumların KKTC’deki kredi kartı harcamalarının 2017 yılının Ağustos ayında 787 bin Euro, Kıbrıslı Türklerin Güney Kıbrıs’taki kredi kartı harcamalarının ise 2,3 milyon Euro olduğunu anımsattı.
Haberde, 2018 yılı Ocak-Ağustos ayları arasında Rumların kredi kartlarıyla KKTC’de 8,2 milyon Euro, Kıbrıslı Türklerin ise Güney Kıbrıs’ta 12,3 milyon Euro harcadığı belirtildi.
Buradan da anlıyoruz ki Kuzeyi vuran ekonomik kriz Rum komşularımızın yoğun şekilde alışveriş yapmalarını sağladı.. Kısacası tabiatıyla makul ticareti burada buldu komşularımız.. Bu işe ne yerlisini ne de millisini karıştırmadılar.
Hoş bugüne kadar bizim de karıştırdığımızı söyleyemem.
Netice itabırıyla herkes bütçesine bakar.
Göz göre göre 3’e alacağı bir ürüne neden 10 ödesin..
Böyle de bir realite var iki taraf arasındaki ticaret yolunda.
Zaten adı üzerinde bunun adı ticaret..
Ve ticaretin dini,dili, milleti olmaz.
Satar kazanırsın, alır kazanırsın.
Peki o nasıl oluyor?
Elbette ki kur farkından.
Zira iki farklı para birimini sığdırdı bu küçük ada içine..
Aynı coğrafyada aynı akşama yatan, aynı sabaha uyanan, aynı havayı soluyan bu topraklarda iki farklı yönetim şeklini, iki farklı ada yarısını, iki farklı milleti barındırdı iki yarısında.
Malum Rum komşularımız TL’nin döviz karşısında değer kaybettiği günden bu yana günlük ihtiyaçları dahil, birçok gereksinimlerini Kuzey’den karşılamaya yöneldiler.. Et haricinde geriye kalan diğer tüketim maddeleri yanında akaryakıt ihtiyaçlarını da kullandıkları para birimi olan Euro’dan mütevellit kendilerine göre makul ücretler ödeyerek almaktadırlar..
Şimdi bir de bizi bakın. Bu şartlarda Euro üzerinden alışveriş yapabilir miyiz? Hayır. En azından bugünkü koşullarda diyebiliriz ki, Güneyde alışveriş yapmanın bir cazibesi yok bizler için..
En azından eskisi kadar makul değil.
Ha alışveriş yapan yok mu?
Mutlaka var..
Ve/fakat bu eskiye nazaran o kadar yoğun değil..
Tabi haliyle bu durum Güneyden, Kuzeye gelen Rum komşularımız için daha cazip bir hal aldı.. Bu da kötü bir şey değil elbette.. Piyasa onların bu ticaret talebiyle sağladıkları para sirkülasyonu karşısında bir nebze soluklanmış oldu.. Tabi bunun yanında mevzunun olumsuz yanları da yok değil..
Peki nedir bu olumsuz yanları?
Hali hazırda bir yol bulmuşuz bir yerlerden para geliyor, ticaret dönüyor bunun neresi olumsuz diyebilirsiniz..
Şöyle ki; esnaf elindeki ürünü sattıktan sonra bu ürünün aynısını önceki koşullardaki gibi yerine koyabiliyor mu?
İşte konunun bu kısmı oldukça sıkıntılı..
Çünkü elindeki malı tüketip ürün/mal almaya kalktıklarında,ya farklı fiyat talep ediliyor kendilerinden, ya da elimizde yeterli ürün/mal kalmadı deniyor.
Bunun bir de Kuzey’deki tüketiciye olumsuz yansıması var haliyle..
Çünkü zaten düşen alım gücü yanında, fiyatların sürekli yükselme eğiliminde olmasından dolayı bu anlamda imkanları sınırlanıyor..
Tabi bir tarafta ürününü/malını satarken zorlanmayan bir esnaf var,zira alıcı bulmakta zorlanmıyor, bir tarafta da istediği ürüne sahip olmak için ederinin çok üzerinde bedel ödemek zorunda bırakılanlar..
Peki nasıl olacak bu iş?
Olmayacak..
Her birey kendi bütçesini disiplin etmeye çalışacak.
Bu durum Kuzeyde yaşayanlar olarak bizleri tasarruf yapmaya zorlayacak..
Belli sınırları aşmamaya yönlendirecek.
Kısacası mevcut koşullar zorunlu bir feragata itecek hepimizi ve yaşam kalitemizi düşürecek.
Ha bunu yapanlar olacak, yapmayanlar olacak, ya da yapmak istemeyenler.
O tercihe kalmış bir durum.
Lakin aklın yolu hoş olmasa da bunu zaruri kılıyor.
Üstelik öyle bir noktaya sürükleniyoruz ki ne yaparsak yapalım bu durum mevcut koşulların bize yüklediği bir zorunluluk olduğu gerçeğini asla değiştirmeyecek.






Bu haber 126 defa okunmuştur

:

:

:

: