Sendikalar hükümetin gidişatından memnun olmayıp ilk gün Meclis’in kapısına dayanınca siyaset kurumu ile sendikalar arasında söz düellosu başladı.
Sayın Maliye Bakanı Serdar Denktaş, Meclis’te yaptığı konuşmada “Ülkenin en büyük statükocuları sendikalar ve sivil toplum örgütleridir” diyerek adeta bayrak açtı. Yapılan her eylem karşılığında bir şey verilme alışkanlığından da şikayet etti.
İyi ama kimdir sendikalara yaptıkları her eylem karşılığında bir şey veren irade.
Herhalde Maliye Bakanı koltuğunda ben ya da siz oturmadığınıza göre, siyasetin sendikalar ve örgütlü kurumlara karşı bir zafiyeti olduğu anlaşılıyor.
Sendikalar siyasetin arka bahçesi olduğu sürece ne yazık ki bu al ver dengesi içinde bu düzenin değişme ihtimali de yok.
Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı da sendikaları sert sözlerle eleştirenlerden…
Sendikalara direnmesi için hükümete her türlü desteği vereceğini ifade eden Arıklı, Ada TV’deki canlı yayında dün konuğum oldu.
Sendikalarla ilgili siyaset kurumu adına bir özeleştiri yapan Arıklı, “Siyaset kendi Frankeştayn’ını yarattı” dedi.
Yıllar içinde büyüyüp serpilen, Arıklı’nın deyimiyle o Frankeştayn, yani sendikalar, şimdi ülkenin alması gereken bir takım önlemlerin önünde takoz olmakla suçlanıyor.
Sağ cephede Arıklı ve Denktaş, sendikaları durumunu sorgularken, soldan da sendikaların hak ve taleplerine eleştiri geliyor.
Yine dün Ada TV’de konuğum olan CTP eski Genel Sekreteri ve Dışişleri Bakanı Kutlay Erk, “Kamu’da 15 bin çalışan var. Özel sektörde 80 bini aşkın çalışan var. Kamu’nun yüzde 100’ü sendikalıyken, özel sektörün büyük bölümü sendikasız. Bu hak ve talepler de genelde toplumun bu 15 bin kişilik azınlığı için isteniyor” diyerek itirazını dile getirdi.
Aslında bugüne kadar siyasete önemli ölçüde etki eden, hükümetleri kuran, hükümetleri düşüren sendikaların bir gecede bu alışkanlıklarından vazgeçmesini beklememiz hayal olur.
Çünkü sendikalar mali anlamda da devlet eliyle güçlendiriliyor. Her ay üye aidatı adı altında Maliye’nin çalışandan kesip sendikalara verdiği para 721 bin lirayı buluyor.
Peki bu parayı sendikalar neden kendileri toplamıyor? Maliye sendikaların tahsilat memuru mu?
Üstelik ülkemizdeki sendikalar öyle bir noktaya geldi ki, çalışanın durumunda öte, dış politikada, iç politikada, ekonomide, kısaca hayatın her alanında politikayı yönetmek istiyor.
Siyasetçiler de seçimlerdeki etkileri ve eylem güçleri nedeniyle ne yazık ki sendikaların talepleri karşısında geri adım atıyor.
Yazının başlığındaki soruya gelecek olursak, yani “sendikaları kim Frankeştay yaptı” diye soracak olursak, verilecek cevap şudur:
Sağ sol ayrımı yapmadan, sendikaları bugüne kadar tüm siyasi partiler elbirliğiyle bu hale getirdi.
Şimdi “O Frankeştay’dan nasıl kurtuluruz” hesapları yapılıyor. Cevabı basit aslında. Güney nasıl yola getirdiyse, AB’de sendikaların durumu neyse bizde de o olmalı.
Her alanda AB’yi örnek gösteren aydınlarımız, sıra sendikalara gelince “AB de neyse bizde de o olsun” önermesi karşısında neden susuyor?
Hükümete şöyle seslenmek en doğrusu olacak. Korkunun ecele faydası yok. Ya bu Frankeştayn tedavi edilecek, ya da sizi yutacak. Kararı siz verecekseniz.