Kalabalıklar arasında huzuru yitirdik

Bir ülkenin kendi iç dinamikleri nüfusunu taşıyamaz hale gelmemeli dedi değerli bir dostum.. Bir başka dostum ise kalabalık nüfusun bir potansiyel yarattığını ve bunun ekonomideki çarkların dönmesine büyük fayda sağladığını söyledi..

Bir ülkenin kendi iç dinamikleri nüfusunu taşıyamaz hale gelmemeli dedi değerli bir dostum.. Bir başka dostum ise kalabalık nüfusun bir potansiyel yarattığını ve bunun ekonomideki çarkların dönmesine büyük fayda sağladığını söyledi..
Ben de her iki düşünceyi de dikkatlice dinledim..
Bir ülkenin kendi iç dinamikleri nüfusunu taşıyamaz hale gelirse ne olur diye düşündüm önce..
Sonra da nüfusun ekonomi ile olan dolaylı ilişkisini kafamda yerleştirdim..
Zira her iki dostumun da düşüncelerinde haklılık payı vardı.
Nitekim bugün geldiğimiz günde bilinmeyen ve tamamen kontrolsüz şekilde yayılan bir nüfusun varlığını öyle zannediyorum ki hepimiz hissediyoruz..
Yollarda, sokaklarda, okullarda, hastanelerde, trafikte, adli olayların tırmanmasında vs vs..
Dolayısıyla ülkenin kendi ölçeğinde her alanda böylesi bir nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak altyapıya sahip olmadığımız da sır değil.
O halde bugün iyice kendini hissettiren bir sorunumuz var bu konuda..
Kalabalığız ve bu kalabalığı kontrol edebilecek bir otoriteye sahip değiliz.
Hal böyle olunca da ülke ölçeğinde hiçbir alanda planlama yapılamıyor.
Yapıldığı söylenen planlama ise el yordamı ile karşılık buluyor.
Bu durum daha ne kadar plan ve programsızlıkla bu şekilde gider bilmiyorum, fakat bu anlamda çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacağımızı görmek için müneccim olmaya da gerek yok.
Çünkü bu kasırga bizleri önüne katıp sürüklemeye başladı bile..
Her gün gazetelerde gördüklerimiz, okuduklarımız zaten bunun en büyük göstergesi.
Ha nüfusun olmadığı,yerde ekonomi canlanır mı?
Bu tabi ki bulunduğunuz coğrafya ile alakalıdır.
Ne ürettiğiniz, ne sattığınız, hangi ürününüzü nasıl pazarladığınız konusu burada büyük önem kazanır.
Lakin önemli gerçek şu ki nüfusun ve özellikle nitelikli nüfusun yoğun olduğu bir coğrafyada ekonomi olumlu yönde ivme kazanır.
Çünkü orada bir potansiyel vardır.
Ve bu potansiyel ekonomiye katkı yapmaktadır.
Dolayısıyla nüfusun yoğun olduğu yerlerde ekonomi hareketlidir.
Bu değişmeyen bir iktisat kuralıdır.
Ancak bu demek değildir ki, sırf ekonomide hareketlenme sağlansın diye kontrolsüz bir nüfus akışının ülkenize gelmesine seyirci kalacaksınız..
Böyle bir şey yok..
Dünya’nın hiçbir yerinde de yok..
Her ülke kendi koşulları ve imkanları ölçüsünde bu konuda belli düzenlemeler yapar. Ve buna göre ihtiyaçlarını belirler. Bu ihtiyaçlar doğrultusunda nitelikli nüfusu kontrollü bir şekilde iş gücü statüsünde ülkesine alır.
Turist olarak nitelendirilen insanlar için de belirlenen standart uygulamalar vardır.
Kimse elini kolunu sallayarak cebinde yeterli para olmadan takdir edersiniz ki bir ülkeye gezmeye gitmez.
Dolayısıyla hiçbir ülke, kontrol edilemeyecek bir nüfusa ev sahipliği yapmaz.
Ha eğer öyle yapacaksanız ki şu an Kuzey Kıbrıs’ta yaşadığımız tam da budur bunun yararından çok zararını görmeyi de içimize sindireceğiz.
Çünkü kontrolsüz bir nüfus akışı var ülkeye.
Kimin hangi amaçla geldiği sorgulanmayan bir garip ülkeyiz.
Elini kolunu sallayan cebine kimliğini, pasaportunu koyan rahatça geliyor bu ülkeye.. Sonrası için ise ne yaptıkları konusunda kimse bir şey bilmiyor..
Kimse kusura bakmasın ama gerçeği ortaya koyacaksak bugün ülkede yaşanan adli olayların ezici bir çoğunluğu dış kaynaklı.
Adli vakaların önüne geçilemiyor.
Toplum huzursuz, tedirgin ve endişeli..
Şimdi böyle bir ortamda ekonomiye sağlanacak olumlu yansımanın bir değeri olur mu sizce?
Bu haber 150 defa okunmuştur

:

:

:

: