'Sınıfından çıkma, kimseyle konuşma, arkadaşlarına güvenme'

Gerçekten çok rahatsız edicidir.

Gerçekten çok rahatsız edicidir.
Bir olaydan yola çıkarak, genelleme yapmak, bir yanlışı, birden fazla yöne çekmek.
Hele söz konusu insansa, bir insanı, başka insanların yanlışlarıyla kıyaslamak, aynı genelleme içine almak, aynılaştırmak, son derece yanlış ve tehlikelidir.
Her insan, ayrıdır, başkadır, farklı bir dünyadır, düşüncedir, ruh halidir, psikolojidir, yaşanmıştır, yanlıştır veya doğrudur.
Genelleme, aynılaştırma, aynı kefeye koyma, kötüdür, sakıncalıdır.
Önyargı en büyük kötülük, insanın, kibirden sonra gelen en kötü, en olumsuz tavrıdır.
En başta anlamak ve anlatmak çok önemli, anlatabilmek ve gerisini anlaşılmaya bırakmak.
Birçok konuda anlatmayı ve anlaşılmayı bıraktık.
Herkes kendi doğrusuna, kendi bakış açısıyla, kendi çıkar ve öncelikleriyle bakıyor.
Kendi sorusuna, kendi cevaplarını, yine kendine göre yarattığı dünya içinde sorgulayıp, ona göre şekillendiriyor.
Kimseyi, doğduğu yere, yetişme şartlarına ve hayata bakış açısına göre yargılamadım.
Hele bunu kullanarak, siyaset yapan ve toplumsal huzursuzluktan pay kapmaya çalışanları hiçbir zaman anlamadım, bundan sonrada anlamam mümkün değil.
Önyargı, kibir ve sabırsızlık, acelecilik, her şeyi yaptırabilir.
Oysa huzur, sakinlik gerektiren ruh hallerinde saklı.
Düşünün ki, bir anne, bir baba, okuldaki çocuğunu saat başı arıyor, bir telaş, bir güvensizlik;
'Neredesin, okuldan, sınıfından çıkma, kimseyle konuşma, yabancılarla muhatap olma, arkadaşlarına güvenme.'
Böyle bir ruh hali olabilir mi, yaşadıklarımıza bakar mısınız?
İçinde olduğumuz durum bu, ruh halimiz, psikolojimiz, sosyal tablomuz bu noktalara geldi.
Bu nasıl bir güvensizlik, nasıl bir önyargı, sokağa çıkmaya, evde kalmaya, uzun yola gitmeye, korkar durumlara geldik.
Belanın her türlüsü, bu kadar mı yakın?
Yolda yürürken, araçla seyahat ederken, birine yanlışını söylerken, çocuklarımız okulda iken, korkmalı mıyız?
Daha ne kadar konuşulup, ne kadar unutulacak, ciddiye alınmayıp, her şey oluruna, kendiliğine bırakılacak.
Bu ülke insanı, hiçbir anlamda kendini güvende hissetmiyor, hiçbir anlamda devlet güveni ve önlemine inanmıyor.
Ekonomik olarak korunmuyoruz, sosyal güvence olarak korunmuyoruz, geleceğimiz, hayatımız, malımız, güvende değil.
Elbette bunların birden fazla sebebi var, bunları ortaya koymaktan bile korkuyoruz.
Suç oranları, çeşitlenerek, acımasızlığı, adiliği, kolaylaşması, sıradanlığı ile arttıkça, artıyor.
Şiddet eğilimi, basitleşiyor, kültürel erozyon artıyor, bu ülkenin en önemli özelliği olan, hoşgörü, uysallık, saygı, sevgi, yerini yeni kültüre, şiddet kültürüne bırakıyor.
Bir bakın okullara çocuklara, etrafları, arkadaşları, arkadaşlarının aileleri, neler konuşuyor, nasıl hayatlar yaşıyor, günden güne bir uzaklaşma, ayrışma, önyargı ve genelleme var.
Devlet okulları, belli bir seviye içinde yaşayan insanlar tarafından terk edilmiş durumda.
Uçurum büyüyor, sigara, uyuşturucu kullanımı, yaş olarak düştükçe düşüyor.
Hele uyuşturucu tehlikesi, denenmesi çok küçük yaşlara geriledi.
Bu ülkeye yazıktır, günahtır, her çocuk, her insan, her birey korunmalıdır.
Devletin en önemli ve öncelikli görevi budur, sorumluluğunda olan herkesin, insanca yaşam, barınma, eğitim, sağlık, güvenlik gibi ihtiyaçlarını sağlamak.
Buraya kadar gelmişken, değinmeden geçmek istemem.
Uyuşturucuyla Mücadele Komisyonu Başkanı Hasan Karaokçu, neden istifa etti, istifası kabul edildi mi?
Bireysel sebepler mi, yoksa bilinmeyen sebepler mi var?
Açıklanmalı, komisyon görev olarak hangi noktada, eksiklikler, ihtiyaçlar var mı, nelerdir, giderilmeli.
Uyuşturucu tedavi ve rehabilitasyon merkezi, denetimli serbestlik yasası, danışmanlık hattı, uyuşturucun eğitimde müfredata girmesi, ciddi, bilimsel çalışmalarla bu işin yürütülmesi, birçok kurumdan daha fazla, daha ağır çalışma yükü olan bu komisyonun çalıştırılması istenilen noktaya geldi mi, gelmediyse neden?
Kurulmuş, beklentileri yükselten, bir noktaya gelen bir kurum, konuşturulmamalı, tartıştırılmamalı, üzerine titremeli ve her türlü çalışma koşulu sağlanmalı.
Geç kalınmış değildir, bundan sonrası, daha hızlı ve sonuç odaklı yapılmalıdır.
Aksi, zarardan başka bir şey getirmeyecek.


Bu haber 379 defa okunmuştur

:

:

:

: