Kıbrıs’ta gömlek değiştirme zamanı gelmedi mi?

Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde yarım asır süren müzakere maratonundan bıkıp usanan iki halk da artık bir sonuç istiyor.

Kıbrıs’ın kuzeyinde ve güneyinde yarım asır süren müzakere maratonundan bıkıp usanan iki halk da artık bir sonuç istiyor.
‘Federal Kıbrıs’ için çıkılan yolda bugüne kadar denenmemiş bir yol kaldı mı? Ben bilmiyorum. DP Genel Başkanı Serdar Denktaş da dün yaptığı açıklamada ‘Federal Kıbrıs’ konseptinin Crans Montana’da çöktüğünü söylüyordu.
Aslında haksız da sayılmaz Sayın Denktaş. Bugüne kadar “oldu oluyor, çok az kaldı, bu kış bitecek, bu bahar başka olacak, birkaç başlık kaldı, bu kez tamam” söylemleriyle hep yarına ertelenen çözüm umutlarının Federal Kıbrıs gömleği altında olmayacağı artık aşikardır. Bu gömlek güzel olabilir, vitrinde güzel görünebilir. Ancak belli ki iki toplum de bu gömleği giyemiyor. Bu gömlek bu toplumlara uymuyor.
Peki bundan sonra ne olabilir? Beğenin ya da beğenmeyin. Türkiye bir öneri sunmuştur. Bundan sonra görüşmelerin konfederasyon temelinde sürdürülebileceğini ifade etmiştir.
Beğenin ya da beğenmeyin. Rum yönetimi de Ankara’nın bu çıkışına ‘gevşek federasyon’ diye tanımlayabileceğimiz bir karşılık vermiştir.
Peki hem Güney’den hem de Ankara’dan gelen bu önerilere karşı biz ne yapıyoruz?
Yarım asırlık müzakere trafiğinde gerçekleşme olasılığı defalarca hüsrana uğrayan ‘federasyon’ tezine sarılmaktan vazgeçmenin zamanı gelmedi mi?
Yanlış anlaşılmasın. Ben ‘federasyon’ tezine karşı değilim, bu argümanı da bunun için ileri sürmüyorum. Ancak federasyon çatısı altında bir arada yaşama iradesi olmayan iki halkı siz nasıl bu çatı altında tutmayı düşünüyorsunuz?
Kafasına silah mı dayayacaksınız. Zorla güzellik olmaz.
Her ne kadar Sayın Başbakan Erhürman İstanbul’dan Güney’e seslenerek ada etrafındaki doğal kaynaklara işaret ettiyse de ortaya attığı iki yola karşı Rumların cevabı az çok belli olmuştur.
Sayın Erhürman’ın “Önümüzde ya bir gerginlik vesilesi, ya da önemli bir fırsat penceresi var” sözüne karşı Rum yönetimi her aşamada gerginlikten yana tavır koydu.
Bunu enerji devleriyle yapılan sondaj anlaşmalarında da her fırsatta gösterdiler.
Bugüne kadar Güney’e sunulan iki alternatif, yani çözüm oluncaya kadar çalışmaların askıya alınması ya da iki toplumdan oluşacak ortak bir komite ile çalışmaların yürütülmesi ne yazık ki Rumlar tarafında hep reddedildi.
Şimdi artık iş Doğu Akdeniz’de tam bir bilek güreşine, daha doğrusu güç gösterisine döndü.
Türkiye Başkanı Erdoğan’ın “Arkasına kimi Avrupalı devletleri alan Yunanistan'ın ve onunla birlikte hareket eden Rum Kesiminin pervasız davranışları en başta kendileri için bir tehdit ve tehlike kaynağı haline gelmiştir” sözleri dikkatle okunmalıdır.

“Uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı sonuna kadar kullanmakta, buna engel olmak isteyenlere de hadlerini bildirmekte kararlıyız” ifadeleriyle Erdoğan, ne Türkiye ne de Kıbrıs Türkü açısında Doğu Akdeniz’de bir oldubittiye izin verilmeyeceğini dosta düşmana ilan etti.
Şimdi yapılması gereken eğer bu gömlek olmuyorsa başka nasıl bir gömlek giyebilir bu iki toplum? Buna bakmak lazım.
Zira artık vitrindeki o çok güzel cicili bicili gömleğin üzerimize olmadığı anlaşılmıştır. Bizden söylemesi…



Bu haber 394 defa okunmuştur

:

:

:

: