'Vicdani ret karar komisyonu siyasallaşabilir'

Yaklaşık iki yıl, Lefke Avrupa Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde eğitim gördüm.

Yaklaşık iki yıl, Lefke Avrupa Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde eğitim gördüm.
Daha sonra hem çalışmak, hem de okumak için Açık Öğretim Fakültesi, İktisat- Maliye bölümüne kayıt yaptırdım.
2000 yılında Alayköy Belediyesinde geçici statüde çalışmaya başladım.
2002 yılında Açık Öğretimden mezun olduktan sonra sıra askere gitmeye geldi.
Askerlik görevimin devam ettiği süre içinde, bazı kayıplar illaki yaşadım.
İyi ve geleceği olan bir işi kaybettim mesela, tüm hayatımı etkileyen maddi, manevi kayıplarım oldu.
Ama askerlik için iyi ki yapmışım diyorum, iyi dostlar ve anılar biriktirdiğim bu süreç kayıplarımın yanında, kazançlarımdır.
Askerlik bitti, sonrasında bu devlet bana hayatımı, işimi, gücümü kurmak için hangi imkanları sağladı diye, çok sorguladım, eğitime, tecrübeye, liyakata, iş beceri ve tecrübeye bakılmadan yapılan adaletsizlikler, benim gibi çok insanı olumsuz olarak etkilemiştir.
Bugüne baktığımda, aynı sorun duruyor, bu devlet gençlerine, hayat kurmak için veriyor, temel sorun bu.
Askerlik süresi insan hayatından önemli şeyleri alıyor, bu da bir gerçek.
Hiç olmaması mümkün mü, tabi ki değil, profesyonellik önemli bir kaynak demek, her yolda, zorluklar vardır.
Askerlik yapmak istemeyen insanlara saygı duyuyorum.
Bu kişisel ve dayanağı olması gereken bir tercihtir.
Vicdani ret tartışmaları, siyasi istismara, kutuplaşmaya, toplumsal bölünmüşlüğe hizmet etmeden sonlandırılmalı.
Gerçek amacına hizmet edecek şekilde ve hiçbir suiistimale açıklık bırakmadan, yasal düzenleme yapılmalı.
Bu işi isteyenler de, karşı olanlar da, siyaset yapıyor.
Peki, işin içinde olanlar ne diyor?
İşte, konuyla ilgili konuştuğum asker kökenli insanların düşünceleri;
Emekli Albay Cenk Diler;
' 26 yılımı askerlikte geçirmiş biri olarak, vicdani retçi olmamama rağmen, bunu bir insan hakkı olarak görüyorum.
Dünyanın birçok ülkesinde hak olan vicdani retçilerin durumu değerlendirilirken bir komisyon oluşturulmaktadır. Bu komisyonda kişinin geçmiş durumuna bakılır. Örneğin, avcı ise ve tüfeği varsa, vicdani ret hakkından yoksun bırakılır. Vicdani retçiler, kamu hizmeti sonrası yine kışlaya dönerler. Dışarıda kalıp kamu hizmeti gördükleri süreyi de artı hizmet olarak yaparlar. Vicdani retçilerin yapmış oldukları hizmet süresi başka ülkelerde normal askerlik süresinden fazladır.
Bu yüzden çok da cazip olarak görülmediğinden çok taliplisi bulunmamaktadır.'
Emekli Albay Öcal Dallı;
'Geç de olsa Hükümetin bu yönde adım atmasını olumlu bulmakla birlikte, basına yansıyan yasa Tasarısı eksik ve tartışmaya açık birçok husus içermektedir.
Öncelikle 'Vicdanı Reddin ve Vicdanı Retçinin' tanımı tartışmaya mahal vermeyecek şekilde, yasada net olarak yazılmalıdır.
Vicdani ret hizmet süresi ile askerlik süresinin aynı olmasını doğru bulmuyorum.
Vicdanı retçi yurt ödevini kamu kurumlarında yapacaksa bu tam anlamıyla bir 'Kamu Hizmeti' olmalıdır. Eğitim veya mesleğiyle yapacağı kamu hizmeti aynı olmak zorunda değildir. Mükellef askerlik yapanlarda olduğu gibi vicdani retçilerde de ihtiyaç önceliği esas alınmalıdır.
Vicdanı Ret Değerlendirme Kurulu üyelerinin, büyük bir çoğunluğunun yürütme erki, yani hükümetin atadığı üyelerden oluşturulmasının da ileride sakıncalar doğuracağı ve bu komisyonun siyasallaşabileceği endişesini taşıyorum.
En azından toplantı ve karar yeter sayısı açısından bağımsız üye ve siyasi üye dengesi korunmalıdır.
Tasarıda yer alan 'Savaş ve benzeri hiçbir olağanüstü hal gerekçesi ile vicdani ret hakkının kullanımı sınırlandırılamaz ve engellenemez' maddesinin kamu vicdanında yaratacağı algı çok iyi düşünülmelidir.
Vicdani ret hakkından er, erbaş, yedek subaylar ile yedeklerin yanısıra askerliği bir meslek olarak seçen astsubayların da istifade edecek olması tam bir ironidir. Bu maddenin tasarıya yanlışlıkla eklenmiş olduğunu düşünmek istiyorum.
26 yıl askeri ünüformayı gururla taşıyan bir emekli albay olarak, şahsen vicdanı retçi değilim. Ancak vicdanı reddin insani bir hak olduğuna inanıyor ve yasa ile düzenlenmesini destekliyorum.'
Görüşler böyle, kimse hakkı inkar etmiyor, sorun hazırlanışta.
Yasa tasarısı, Anayasaya aykırı mı, kişiye özel mi hazırlandı?
Daha acil, örneğin faiz yasası, öncelikli olarak gündeme gelemez miydi?
Kurulacak komisyonda neden siyasi taraflar ağırlıkta, bu siyasallaşmayı getirmeyecek mi?
Verilen mahkeme kararını ortadan kaldırması, şuan askerlik görevini yapanlara da aynı hakkın verilmesi, başka sorunları getirmeyecek mi?
Soru işareti çok, umarım aceleye gelmeden, en doğru ve toplumsal mutabakatı sağlayacak nokta bulunur.

Bu haber 458 defa okunmuştur

:

:

:

: