Bu iş cinayetleri nasıl durdurulacak?

Dile kolay geçen yıl bu ülkede tam 10 can iş kazalarına, daha doğrusu iş cinayetlerine kurban gitmiş. Son sekiz yılda iş cinayetlerinde ölen işçi sayısı 68. Ekmek parası için üç kuruşa inşatların tepelerinde ter akıtan bu insanlar, gözlerini para hırsı bürümüş canavarlar tarafından hayatları hiçe sayılarak ölümün kıyısında çalıştırılıyor.

Dile kolay geçen yıl bu ülkede tam 10 can iş kazalarına, daha doğrusu iş cinayetlerine kurban gitmiş. Son sekiz yılda iş cinayetlerinde ölen işçi sayısı 68.
Ekmek parası için üç kuruşa inşatların tepelerinde ter akıtan bu insanlar, gözlerini para hırsı bürümüş canavarlar tarafından hayatları hiçe sayılarak ölümün kıyısında çalıştırılıyor.
Herkes sikayetçi şikayetçi olmasına ama iş bu insanları hayata bağlayacak önlemleri almaya gelince kimse gerekli ciddiyeti ve duyarlılığı göstermiyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği dün Lefkoşa’da bir sempozyum gerçekleştirdi.
Amaç işçilerin iş güvenliği sağlanmasıydı.
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, meselenin önemli olduğunu vurgularken, konunun yıllardır popülizme kurban gittiğini ve ihmal edildiğini söylemekten de geri durmadı.
Gürcafer’in dediği gibi ülkemizde yıllardır gündemde olan iş güvenliğiyle ilgili zaman zaman palyatif önlemlerle ufak dokunuşlar yapılırken, ne yazık ki köklü bir çözüm bulunamıyor.
Elbette burada bir çözüm bulunamayışındaki en önemli etken cezaların çoğu zaman caydırıcılıktan uzak olmasıdır.
İş kazalarında sorumluluğu olanlara kanunlarda verilen cezalar, ne yazık ki o güvenlik önleminin alınması için harcanacak paraya değer görülmüyor.
Kısaca cezaların hiçbir caydırıcılığı bulunmuyor.
Böyle olunca iş güvenliği işverenin sadece vicdan meselesi haline geliyor.
Her ne kadar Sayın Çalışma Bakanı Zeki Çeler de bu konuda “vicdan” vurgusu yapsa da demokratik çağdaş bir toplumda hiçbir işçinin güvenliği, işverenin vicdanına emanet edilemez. İşçi o iş kolunda çalışırken, ülkenin yasalarının güvencesi altında olduğunu bilmelidir.
Dün düzenlenen sempozyumda konuşan Sayın Bakan Çeler, kurallara uymayan bazı işverenlerden yakınırken “Bazısının umurunda değil, 2 ay içinde aynı inşaatta 2 işçi öldü, bana göre bu cinayet” diyor.
Çok haklısınız Sayın Bakan.
Elbette bile isteye insanların hayatı bu şekilde tehlikeye atılıyorsa bu cinayettir. Ancak bu konuda isyan ya da şikayet etmenin dışında bakanlığınızın elinde bir takım yaptırımlar da mevcuttur. Bugüne kadar bazı örneklerini sunduğunuz gibi bundan sonra da iş güvenliğine riayet etmeyen iş kollarına ve başta inşaatlara en yüksek cezalar bizzat tarafınızdan kesilmelidir.
Halkın Partisi Milletvekili Sayın Gülşah Sanver Manavoğlu’nın sosyal medyada paylaştığı kamçı fotoğrafı çok tartışılmıştı.
Belki de gerçekten bizim ciddi ciddi Sayın Manavoğlu’nun dediği gibi bu ülkenin selameti için yasaları kamçı gibi çok sert bir şekilde uzun bir süre kullanmamız gerekiyor.
İnşaat tepelerinde insanların birer birer ölmelerini önlemek için vahşi kapitalizme bundan başka bir şekilde dur demek zor görünüyor. Ne dersiniz?
Bu haber 713 defa okunmuştur

:

:

:

: