Önce muhalif gazeteleri okurdu…

Televizyon programlarında Sevgili Mutlu Esendemir’in de muazzam desteği ve teşviki ile yeni yeni boy gösterdiğim yıllardı, bir gün Sevgili Mutlu aradı, üstad Cuma gün Rauf Beyle yılan adasındaki konutunda bir söyleşi yapacağız varmısın dedi.

Televizyon programlarında Sevgili Mutlu Esendemir’in de muazzam desteği ve teşviki ile yeni yeni boy gösterdiğim yıllardı, bir gün Sevgili Mutlu aradı, üstad Cuma gün Rauf Beyle yılan adasındaki konutunda bir söyleşi yapacağız varmısın dedi.
Hiç tereddüt etmeden evet dedim.
O güne kadar yılan adası diye bilinen bu yerin Girne’de bir yerlerde olduğunu biliyordum ama hiç gitmemiştim ve haliyle görmemiştim.
Mutlu ile anlaşıp Girne’de buluşmaya karar verdik.
O Lefkoşa’dan canlı yayın aracı ile gelecekti, ben Mağusa’dan.
Velhasıl güzel bir bahar gününde Girne’ye doğru yola çıktım.
Önceden belirlediğimiz yerde Sevgili Mutlu Esendemir ve canlı yayın ekibi ile buluştuk. Tarif edilen güzergaha doğru birlikte hareket ettik, askeri bir kışlanın kapısına geldik, burada yapılan kısa kontrolden sonra bizi nizamiye kapısından içeri aldılar, dar uzun ve yılan kıvrımı gibi bir yoldan geçtik ve nihayet Sayın Denktaş’ın konutuna vardık. Burada bizi görevliler karşıladı.
Yayının yapılacağı yeri gösterdiler, bu arada ekip gerekli hazırlıklara başladı.
Program yaklaşık 1 saat sonra başlayacaktı.
Konut eskiydi, fakat konumu mükemmel diyebileceğim kadar güzeldi.
Konutta 8/10 kadar çalışan vardı.
Anladığım kadarıyla bunların bir kısmı evin ihtiyaçlarını karşılamakta kullanılıyordu, bir kısmı ise güvenliği sağlıyordu.
Bu arada Sayın Denktaş ortalarda yoktu.
Yardımcısı her şey hazır olduktan sonra kendisini uyandıracağım dedi.
Ve her gün bu saatler arasında mutlaka dinlenmek için odasına çıkıp biraz uyuduğunu söyledi.
Derken Aydın Hanım yanımıza geldi, hal hatır sordu.
Akabinde konutun çalışanlarından birisi bize limonata ikram etti.
Tabi hazırlıklar da tüm hızıyla devam ediyor bu arada.
Sonra her şey tamam oldu.
Yönetmen arkadaşımız yayına hazırız dedi.
Bunun üzerine Rauf Bey’in yardımcısı merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başladı. Rauf Bey’i uyandırmaya gidiyordu.
Canlı yayın için artık Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın gelmesini bekliyorduk.
Aradan yarım saat gibi bir zaman geçti, Rauf Bey merdivenlerde haki rengi safari tipi kıyafetleri ve sevimli köpeği ile birlikte göründü. Köpek merdivenlerden iner inmez doğruca bizim yanımıza geldi etrafımızda dolaştı çevremizi kokladı sonra Rauf Bey’in gösterdiği yere geçip oturdu..
Rauf Bey kendisine ayrılan koltuğa oturur oturmaz birer limonata içelim dedi.
Limonatalar ev yapımı hemen geldi.
Rauf Bey limonatasından bir kaç yudum aldıktan sonra hadi başlayalım dedi.
Biz sorduk o hiç parmağının arkasına saklanmadan net cevaplar verdi.
Yaklaşık 1 buçuk saat program yaptık, arada bir soluklanmak için reklama girdik.
Reklam aralarında da sohbet etmeye devam ettik Sayın Cumhurbaşkanı ile.
Yorgundu, buruktu..
Fakat kimseye kırgın değildi.
Mütevazi bir hayat yaşıyordu yılan adasında.
Onca yılın yorgunluğunu belki de üzerinden atmaya çalışıyordu, lakin her halinden çok belliydi ki gündemden hiç kopmamıştı.
Salonda ki masasının üzeri yerli ve yabancı gazetelerle doluydu.
Ben merak ettim bir fırsatını bulduğumda bu gazeteler günlük mü diye yardımcısına sordum, evet dedi. Rauf Bey gazeteleri okumadan güne başlamaz diye de ekledi.
Peki önce hangi gazeteleri okur dedim.
Önce kendine muhalefet yapan gazeteleri ve köşe yazılarını okuyarak başlar dedi gülerek.
Ve daha sonra bir kaç kez de stüdyoda Sayın Denktaş ile program yapma fırsatım oldu. Hatta bu programlardan bir tanesinde Lefke’de kendisine muhalif olan bir kişinin o meşhur baba baba baba hoşgeldin tezahüratlarını anlatmıştı. Dakikalarca gülmüştük birlikte.
Allah rahmet eylesin..


Bu haber 141 defa okunmuştur

:

:

:

: