Siyasete koydukları kadar eğitime de katkı koysalar keşke..

Öğretmen sendikalarının (KTÖS ve KTOEÖS) topluma koydukları düşünsel katkıları elbette önemsiyorum. Ve elbette bir toplumun aydınlarını bünyesinde toplayan bu sendikal örgütlerin ülke siyasetinde görüş bildirme serbestliği olmalıdır.

Öğretmen sendikalarının (KTÖS ve KTOEÖS) topluma koydukları düşünsel katkıları elbette önemsiyorum. Ve elbette bir toplumun aydınlarını bünyesinde toplayan bu sendikal örgütlerin ülke siyasetinde görüş bildirme serbestliği olmalıdır. Fakat bunu siyasi parti konseptinde değil, öğretmen kimliğinde ortaya koymalarını çok daha fazla değerli bulurum. Dolayısıyla öğretmenleri temsil eden bu örgütsel yapı içinde sendika yöneticilerinin düşüncelerini kamuoyu ile paylaşmasından kimse rahatsızlık da duymamalıdır.
Fakat buradaki maksata ve hassasiyete çok dikkat etmemiz gerekir.
Neden?
Zira öğretmenler sendikaları birer siyasi parti değillerdir.
Dolayısıyla bu hassasiyeti önlerine koyarak topluma katkı koymaya devam etmeleri benim kanaatimce en doğru olandır.
Nihayetinde bu sendikaların amacı siyaset yapmak değildir.
Hoş sendikalar da siyaset yapılacak yerler değildir.
Hal böyle olunca da, adı üstünde öğretmen sendikaları, öğretmenleri bünyesinde toplayan bu güçlü örgütlerin esas odaklanması ve kamusal alanda topluma eğitim adına büyük oranda katkı koyan sendikalar pozisyonunda olmaları gerekir..
Ben doğrunun bu olduğunu düşünenlerdenim.
Kaldı ki bugün eğitim alanında geldiğimiz nokta pek iç açıcı değil.
Bu anlamda ciddi sıkıntılarımızın olduğu da sır değil.
Hatta mevcut eğitim sisteminin dünya standartlarının çok altında ve günümüz koşullarının bu bağlamdaki ihtiyaçlarını karşılar nitelikte olmadığını da görüyoruz. O halde buradan hareketle mevcut eğitim sisteminin gelecek kuşakları doğru yönlendirmediği sonucu ortaya çıkıyor..
Peki bunu kim düzeltecek?
Tabi ki devlet.
Fakat devleti de buna öğretmenler teşvik edecek.
İşte bu bağlamda öğretmen sendikaları enerjilerinin büyük bir bölümünü eğitime harcamalıdırlar. Bugün devlet ilkokullarında 40 kişilik sınıflarda sağlıklı bir çalışma ortamı olmayacağını hepimiz biliyoruz. Bugün birçok ilk ve orta dereceli okulun fiziki nitelik bağlamında da artık ihtiyaçlara cevap vermediğini, ve birçok okulda hijyen koşullarının oluşturulamadığını okul tuvaletlerinin kullanılmaz halde olduğunu sanırım bilmeyen yoktur. Hoş eğer bilmeyenler varsa da en yakınlarında bulunan okulların birine gitsinler ve bunu birebir gözlemlesinler. İşte hepimiz çocuklarımızı her gün kendi ellerimizle götürüp bıraktığımız bu okullarda insani koşulların olmadığını bildiğimiz halde sesimizi soluğumuzu çıkarmıyoruz.. Hepimiz mevcut eğitim sisteminin yanlışlarla dolu olduğunu bildiğimiz halde yine sesimizi çıkarmıyoruz. Bizler bunların farkında olurken, öğretmenler bütün bu olumsuzlukların farkında değil midirler?
Bence farkındadırlar.
Fakat öğretmen sendikaları başta olmak üzere bu konulara ilgi gösteren pek yok. Yukarıda da belirttiğim gibi, elbette toplumsal yaşam içinde öğretmenler toplumun aydın insanları olarak düşünceleri ve eylemleri ile topluma katkı koyacaklar.. Fakat öğretmenlerin ve onları temsil eden sendikaların birinci önceliği eğitimdir..
Ha siyaset yapmasın mı öğretmenler.
Tabi ki yapabilirler.
Bu en doğal hakları, hoş eğitimi bilen sıkıntıları gören ve çözüm yollarının alternatiflerini ortaya koyabilen öğretmenlerimizin de siyaset alanında bulunması ülkenin bir kazanımı olur.
Dolayısıyla buna istekli olan öğretmenler giderler görüşlerini yansıtan bir siyasi partiye ve siyasetlerini bu çatı altında istedikleri gibi icra ederler.Bunu mensubu oldukları sendikalar üzerinden yapmazlar. Nitekim zaten yapmamalıdırlar..
Neden?
Çünkü siyaset siyasi kurumların çatısı altında yapılır.







Bu haber 125 defa okunmuştur

:

:

:

: