Bundan yaklaşık 1.5 ay önce, “Kamunun bankası olarak tüm medya ve basın yayın organlarına eşit mesafede olması gereken Kıbrıs Vakıflar Bankası, ne yazık ki istediğine ilan veriyor. İstediğine ilan vermeyerek adeta cezalandırıyor” diye yazmıştık.
Bundan yaklaşık 1.5 ay önce, “Kamunun bankası olarak tüm medya ve basın yayın organlarına eşit mesafede olması gereken Kıbrıs Vakıflar Bankası, ne yazık ki istediğine ilan veriyor. İstediğine ilan vermeyerek adeta cezalandırıyor” diye yazmıştık.
Devletin bu kurumunun, hangi ölçütlerle ilan verdiğini sorgulamıştık.
“Star Kıbrıs ve Ada TV’nin reklam taleplerini gündemlerine bile almazken, ideolojik olarak kendilerine yakın gördükleri bazı kesimlere reklam vermekten kaçınmıyorlar. Kamunun malı diyebileceğimiz başbakanlığın uhdesindeki bu bankayı nasıl böyle çiftliğe çevirebiliyorlar” diye sormuştuk.
Medyada hangi yöneticiye sorarsanız sorun kamuda reklamların adaletli dağıtılmadığında yakınır. Her gelen iktidar, ne yazık ki yandaşı gördüğü bazı basın ve medya organlarını besleyerek bu konuda kendi güç merkezini oluşturmaya çabalıyor.
Biz de bu anlamda Başbakan Erhürman’a “Yolsuzluklar ve adaletsizliklerin üzerine gitme vaadiyle iktidara gelen Sayın Başbakan ve iktidar ortaklarına şunu sormak istiyoruz. Vaat ettiğiniz adaletli düzeni böyle mi sağlayacaksınız?” diye seslenmiştik.
Hemen ertesi gün gazetemizi arayan Sayın Erhürman, “Star Kıbrıs medya grubuna, Kıbrıs Vakıflar Bankası’nın Yönetim Kurulu kararıyla reklam vermeme gibi bir durumu asla söz konusu olamaz…” diye üzerine basa basa söyledi.
Göreve geldiği ilk andan itibaren tüm kamu kurumlarının medyaya vereceği ilanların eşit olarak dağıtılmasına yönelik talimat verdiğini söyleyen Sayın Başbakan, bu gerçeğin herkesçe bilinmesini istemişti.
Biz de, “Sayın Başbakan’a güvenimiz sonsuzdur. Bu konuda talimat verdiğine yönelik inancımız da tamdır” diye yazmıştık.
Peki o günden sonra ne oldu? Değişen bir şey oldu mu?
Elbette hiçbir şey değişmedi.
Ne yazık ki bu ülkede Başbakan’ın bile talimatlarını çiğnemeye göze alan kamuda bazı küçük krallıklar oluşturulmuştur.
Geçtiğimiz günlerde Kıb-Tek’te bir örneğini yaşadığımız ve Yönetim Kurulu Başkanı’nın görevden alınmasıyla sonuçlanan küçük krallıklara, Kıbrıs Vakıflar Bankası da başka bir örnek oluşturmuştur.
Bu krallıkları yöneten bazı işgüzarlar kendi aldıkları keyfi kararları yönetim kurulu kararı diye uygularken, ülkenin Başbakanı’nın verdiği talimatı bile çiğneyecek kadar gözlerini karartmaktadırlar.
Siyasilerin de en büyük düşmanı olan bu bürokratik vesayetin kırılması şarttır. Bu en başta bir sistem sorunudur.
Demokrasilerde insanlar bir lidere inanıp güvenirler, o liderin kendilerini yönetmesi için oy verirler.
Sonra da seçildikten sonra o liderin halktan aldığı güçle ülkeyi yönetmesini beklerler. Ancak KKTC’de sistem o kadar bozulmuştur ki, bürokraside Başbakan’ın verdiği talimatları bile uygulamamak için direnen gözü dönmüş bir yapı mevcuttur.
Bu yapı günün sonunda hesap da vermediği için ne yazık ki bu keyfi tutumunu sürdürmekten çekinmemektedir.
Bu bürokratik vesayet elbette sadece bu hükümetin sorunu değildir. Yarım asra varan bu düzeni yaratan yapı temizlenmedikçe, hiçbir siyasal iktidarın başarı şansı yoktur.
Sayın Başbakan kendi verdiği talimatı bile dinlememeyi göze alan Kıbrıs Vakıflar Bankası ile ilgili ne yapacak? Merak ediyoruz.
Biz de izleyip göreceğiz.