Tabi ki olmaz..
Ve olmuyor da..
Ne demişti İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars Kadri;
Nüfusla ilgili tartışmaların sonlanması ve devletin kurumu olan İçişleri Bakanlığı’na herkesin güvenmesi gerektiğini kaydetmişti..
Peki güveniyor mu herkes İçişleri Bakanlığına?
Hayır..
Peki neden?
Çünkü ülkenin içinde bulunduğu durumu görüyor insanlar.
Neticede uzayda yaşamıyoruz hiçbirimiz.
Dolayısıyla toplumsal iradenin ülkeyi yönetenlerden talebidir nüfusun bilinmesi..
Bunu yok sayıp, kulağının üstüne kimse yatamaz, yatmamalıdır..
Bu toplumun talebidir..
Yoksa şöyle yaptık böyle ettik biz örtüştük devlete güvenin demekle olmuyor bu işler..
Nitekim İçişleri Bakanı Baybars, 2011 yılında yapılan nüfus sayımının Devlet Planlama Örgütü’nün 2019 projeksiyonuyla örtüştüğünü belirterek, “DPÖ ile bizim rakamlarımız birbiriyle örtüşüyorsa nüfus sayımına da güvenmemiz lazım” dedi.
Yok böyle bir şey..
Çünkü insanlar biliyor DPÖ’nün de istatistiki olarak ortaya nasıl rakamlar çıkarttığını.
Dolayısıyla kimse kusura bakmasın ama toplum öncelikle DPÖ verilerine güvenmiyor..
Kaldı ki ortaya atılan rakamların ülkenin nüfusu olmadığını herkes biliyor..
Hal böyle iken Sayın Bakan biz DPÖ’nün rakamları ile örtüştük buna herkesin güvenmesi gerekir dediğinde bilmelidir ki devlete az biraz güven varsa o da sorgulanır hale gelir..
Nitekim sorgulanıyor da..
Toplum çok uzun bir süredir ülkede kontrolsüz artan nüfustan rahatsız.
Belli ki başta siyaset kurumu olmak üzere bu durumdan ötürü toplum kadar rahatsızlık duyan yok.
Dolayısıyla meclisin böyle bir gailesi olmadığı çok açık.
Peki bu neyi gösteriyor?
Toplumun iradesinin esas alınmadığını
Toplum ile meclisin örtüşmediğini..
Hani dedi ya İçişleri Bakanımız Ayşegül Baybars Kadri; biz DPÖ’nün verileri ile örtüşüyoruz, işte asıl örtüşmesi gerekenin toplum olduğunu unutuyor.
Ve ısrarla sayıma gerek olmadığını, kağıt üzerinde yapılan ve çok da güvenilşr olmayan birtakım uygulamalarla nüfusun ortaya çıkabileceğini iddia ediyor..
Oysa bu ülkede binlerce kaçak hayatını idame ettirmeye çalışıyor.
Böyle bir gerçek ortada dururken biz örtüştük devlete güvenilmesi gerektiğini söylemek ne kadar gerçekçi ya da inandırıcı olur?
Hiç!
Dolayısıyla Sayın Bakanın bu ifadeleri toplumun büyük bir kesiminde inandırıcı bulunmadı..
Çünkü toplum yaşadığını gördüğünü biliyor..
Toplum biliyor ki bu ülkeyi yönetenler ülkenin gerçek nüfusunun ortaya çıkmasını istemiyorlar.
Bu toplum biliyor ki, nüfusu bilinmeyen bir ülkenin üzerinde hiçbir anlamda ve hiçbir alanda planlamaya gidilemez.
Alın size işte örnek, hastanelere dönün bir bakın, ilk ve orta dereceli okullara bakın, yollara sokaklara bir bakın, mahkemelere bakın..
Devlet yukarıda saydığım bu kurumlarda yurttaşın ihtiyaçlarına yetişemiyor.
Neden?
Yoğun nüfustan, sayısı bilinmeyen kalabalıklardan..
Siz hala neyi anlatmaya çalışıyorsunuz Sayın Bakan..
Bugün hastanelerde insanlar hizmet alma umudyla sabahın erken saatlerinde sıraya girmeye çalışıyorlar.
İlk ve orta dereceli birçok okulda 40 kişilik sınıflarda eğitim veriliyor.
Bugün mevcut yolların trafiğin yoğunluğuna bakıldığı zaman ihtiyaçlara cevap veremediği sır mı bu ülkede?
Bir Bakanın çıkıp ülkedeki mevcut nüfusun 800 bin civarında olduğunu düşünüyoruz demesi, bir Belediye Başkanının çıkıp bizim ilçemizi 40 bin üzerinden değerlendiriyor merkezi hükümet ama bizim ilçemizde 100 bin insan yaşıyor demesini nasıl değerlendireceğiz?
Böyle bir ahvalde halkın devlete güvenmesini beklemek kadar absürt bir şey olamaz..