Artık iş yapma zamanı

Yeni hükümet güven oylamasını da geride bıraktı.

Yeni hükümet güven oylamasını da geride bıraktı.
Şimdi üretmenin vaktidir.
Dolayısıyla boş boş konuşmaların siyaset olarak addedildiği bu topraklarda herkesin görebileceği, dokunabileceği, hayatına olumlu etki eden somut gerçekliği yansıtan işlerin hayata geçirilmesi şart olmuştur.
Malum ülke de her alanda ciddi sorunlarımız var.
Bu sorunların en başında da ekonomi gelir.
Dolayısıyla ekonomi odağında yapılabilecek işler bir yana halihazırda olan ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan sektörlerin de tek tek ele alınmasının ve tabi ki bunların planlamasının organize edilmesinin büyük öneme haiz olduğunun hepimiz farkındayız.
İşte bu sektörlerin başında gelen ve ekonomiye katma değer katan iki önemli lokomotifin bugünkü varlığı üzerinden gidecek olur isek “ Turizm” ve “Yüksek Öğretim” alanlarının iktisadi kalkınmaya olanak sağlayacak stratejilerini bir devlet politikası ile sürdürülebilir kılmak zorundayız.
Bugün her iki alanda da faaliyet gösteren kurumların kendi içlerinde yaşadığı sıkıntılar bu sektörlerin önünü tıkayan bir hal almıştır ki bu hepimizin kaygı duymasını gerektiren bir hadisedir.
Kaldı ki bugün özellikle bu iki sektör içinde yaşanan her olumsuzluğun ülke geneline yansıyan bir potansiyel taşıması söz konusudur.
Zira bu iki büyük sektörün etki alanı içinde tuttuğu onlarca yan sektör vardır.
Haliyle bu durum turizm ve yüksek öğretim alanlarının iktisadi önceliğini ortaya koymaktadır.
Bugünkü yazıda Yüksek Öğretimi ele alacak olursak, özellikle son yıllarda sektörün içinde bulunduğu açmazlara yenileri eklenerek devam ettiğini görürüz.
Herkesin malumudur ki, bugün bu sektörü ayakta tutan en önemli güç Türkiye’den gelen öğrencilerdir.
Elbette bu öğrenciler Kıbrıs’a gelirken birtakım beklentileri vardır.
Bu beklentilerinin en başında tabi ki kaliteli eğitim ilk sırayı almkatadır.
Sonra sırasıyla makul barınma koşulları, makul elektrik gideri makul su gideri, makul ulaşım gideri, yeme,içme vs..
Üniversite harçlarını ise Dünya ve Türkiye ölçeğinde ele alacak olursak bu anlamda iyi durumda olduğunu söyleyebiliriz.
Yani üniversitelerimizin ücretleri makul sayılabilecek bir düzeyde.
Fakat barınma ve diğer ihtiyaçların giderilmesinde maalesef aynı şeyi söyleyemeyiz ki bu da mevzunun en olumsuz yönüdür..
Dolayısıyla özellikle bu gerekçelerden ötürü son yıllarda Türkiye’den ülkemize gelen öğrenci sayısında azalmalar yaşanmaktadır.
Buna Türkiye’de açılan yeni üniversitelerin varlığı da eklenince Kıbrıs’a tercih yapan öğrenci sayısında düşüşler olduğu da bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır. Zira ulaşım önemli bir sorundur, hele pahalı ulaşım bu anlamda cazibeyi Türkiye içinde kalıp lisans eğitimi almayı daha makul hale getirmektedir.
Bu sorunlar bir tarafa, YÖK’ün yeni uygulaması ile Türkiye’de eğitim almak isteyen üçüncü dünya ülkelerine yönelik yabancı öğrenci kontenjanlarını artırması Kıbrıs’taki üniversiteleri de olumsuz etkileyebileceği ihtimali göz ardı edilmemeli. Dolayısıyla bunu Türkiye ile işbirliği yapmak suretiyle avantaja çevirebilecek bir fırsata dönüştürmenin yollarını bulmak durumundayız.
Peki nasıl?
Ülkemizin coğrafik koşullarını öne çıkararak, üniversitelerimizin kalitelerini global ölçekte rekabet edebilecek düzeye getirerek, üniversite harçlarının Türkiye’deki üniversitelere nazaran daha makul fiyatlarda olduğunu anlatarak, bir üniversite öğrencisi için ülkemizin ne kadar güvenli olduğu göstererek, ve tabi ki yaşam koşullarının da makul bir düzeyde olduğunu hissettirerek.
Bunları yapabiliyor muyuz?
Maalesef hayır..
Lakin yapabilmeliyiz.
Bu haber 497 defa okunmuştur

:

:

:

: