İçişleri Bakan Ayşegül Baybars önceki gün bir bilgi paylaştı kamuoyuyla. Bu bilginin kaynağı nedir açıkçası bilmiyorum
Fakat bu rakamların doğru olduğunu varsayıyorum,
Ne idi bu bilgi?
2018’de KKTC’de 322, Güney Kıbrıs’ta bin 128 uyuşturucu suçu, KKTC’de 11, Güney Kıbrıs’ta 54 soygun suçu, KKTC’de 159, Güney Kıbrıs’ta 498 ev açma suçu işlenmiş.
Yani Sayın Bakan böyle bir karşılaştırma yapma gereği duymuş.
Peki niye?
Kendince suç işleme oranlarını ortaya koyarak, Güney Kıbrıs’ta Kuzey Kıbrıs’tan daha çok suç işlendiğini ya da suç oranı olduğunu anlatmaya çalışıyor. Ve aslında biz yine iyi durumdayız algısını topluma yerleştirmeye çalışıyor.
Peki toplum böyle bir bilgiden sonra derin bir oh çekti mi?
Hayır.
Daha da endişeye kapıldı.
Zira gördü ki, suç oranlarının ve çeşitliliğinin önüne geçecek tedbirlerin alınmasına yerine İçişleri Bakanı ama bakın hemen yanı başımızda bizden daha çok adli vakalar oluyor, suç işleniyor bu doğaldır algısını güçlendirmeye çalışıyor.
Ve tabi ki Ayşegül Hanım bir kez daha büyük bir gafa imza atıyor.
Zira böyle bir çabanın hade hazırda Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan adli olayları önemsizleştirip devede kulak misali bizde yaşanan olaylar havasını topluma vermek tam da bu toprakların sığ ve verimsiz siyasi kültürünün değişmeyen döngüsüdür..
Çok şükür ki bu anlayışı değiştirmek için halktan yetki isteyen, oy talep eden bir partinin ferdi ve bir bakanı olarak Ayşegül Hanım da bu geleneği bozmadı..
Peki neden böyle oluyor?
Neden insanlar her seferinde böylesi bir hayal kırıklığı ile karşı karşıya kalıyor.
Neden mevcut düzenden şikayet edenler ve bunu siyasi bir argüman olarak halkın önüne koyanlar, yetki ellerine geçince bırakın mevcut düzeni değiştirmeyi, aynı düzene harfiyen uymayı ve uyum sağlamayı tercih ediyorlar?
Tabi ki hırsların beslediği egolar ile makamla mevkiyle şan şöhretle anılmak cazip geliyor.
Peki sadece bu mu?
Elbette değil.
Bu makamların sağladığı imkanlar, açtığı kapılar da bu işin motivasyonunu sağlıyor.
Bu nedenle özellikle bu topraklarda kimse çıkıp da bana makam derdimiz yok demesin.
Çünkü olduğunu biliyoruz.
Yaşayarak görüyoruz.
Ve dönelim tekrar konumuza.
İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars’ın bu bilgileri paylaşması sonrası toplumun huzuru yerine gelmedi. Çünkü insanlar can ve mal gğvenliğini tehdit eder duruma gelen asayiş sorunundan rahatsız. Kimse ülkede kendini güvende hissetmiyor. Eğer hissedenler de varsa onlar da bu düzenden nemalananlardan başka birileri değil. Dolayısıyla bu anlamda sorunlarımız vardır ve bu sorunları çözecek veyahut ortadan kaldıracak ve/veyahut en aza indirecek olan da devlettir. Bu devletin sorumluluğudur.
Ha tabi ki dünyanın her tarafında işlenen suçlar vardır. Bu o ülkelerin siyasi ve sosyal yapısına demokrasi anlayışına, ekonomik durumuna,kültürüne, polisine, yargı sistemine varıncaya kadar bir çok detayda farklılıklar gösterebilir. Ama bizim ülkemizin içinde bulunduğu durum da ortada. Etik değerlerin olmadığı sığ ve işlevsiz bir siyaset. Yeterlilik gösteremeyen bağımlı bir ekonomi, sosyal devlet adaletinin olmadığı, demokrasinin tahakküm altında tutulduğu, toplumun geneline değil belli bir zümreye olanaklar tanındığı,nüfusun bilinmediği ve bilinmek istenmediği coğrafyamızda her şey her gün daha da kötüye gitmeye devam ediyor..
Kaldı ki, böyle bir bilinmezlik içinde hiç bir istatistiki bilgiyi toplumun önüne koyamazsınız.