Tufan Erhürman’ın , sadece CTP’nin özelinde değil, Kıbrıs Türk siyasetinin odağında ülkenin de çok önemli bir değeri olduğu şüphe kaldırmaz bir gerçek.
Tufan Erhürman’ın , sadece CTP’nin özelinde değil, Kıbrıs Türk siyasetinin odağında ülkenin de çok önemli bir değeri olduğu şüphe kaldırmaz bir gerçek. Bu nedenle Tufan Erhürman’ın uzlaşmacı kişiliği, bilgi ve donanımı,yapıcı muhalefeti toplumun her kesiminden takdir almıştır..
Dolayısıyla şuna inanıyorum ki, Tufan Erhürman önümüzdeki dönemin de en etkili siyasi aktörlerinden biri olacaktır.
Gelelim Tufan Bey’in toplumsal paydalar üzerinden kişilerin siyaset eğilimine bakmadan hareketle güçlerimizi birleştirip büyük bir enerjiye dönüştürme mevzusuna.
Bu oldukça iyimser bir yaklaşım olmasına rağmen son derece yerinde bir saplamadır.
Lakin bunu yapabilecek toplumsal bir dinamiğin ülkede henüz oluşmadığı da bir gerçek.
Ha bu önümüzdeki süreçlerde sadece CTP’nin özelinde değil, genele yayılan bir duruş ortaya çıkarır mı? Açıkçası bundan pek emin olamıyorum.
Zira mevcut siyasetin toplumun önünde yürüyecek ve bu anlamda topluma öncülük edecek bir potansiyele sahip olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla Tufan Erhürman’ın ortaya koyduğu bu yaklaşımın sağlıklı bir zeminde ele alınması en azından bugün için çok da gerçekçi durmuyor.
Peki neden?
Çünkü Kuzey Kıbrıs’ta siyasete yön veren oluşumların, ki bunlar siyasi partiler ve sivil toplum örgütleridir, böylesi bir ehile sahip değillerdir. Dolayısıyla bu düşünceyi ve duruşu toplum geneline izah edebilecek güçlü dayanaklara ve/veyahut referanslara sahip değillerdir.
Peki bu ne demektir?
Bugünkü durum itibariyle siyaset kurumu halkı ikna edebilecek, halkın güven duymasını sağlayabilecek güçlü argümanlara sahip değildir.
Haliyle siyasetçilerine ve onların icraatlarına bakan toplum güven duymamaktadır.
Takdir edersiniz ki böyle bir ahval de birlik ve beraberlik içinde toplumsal faydaya yönelmek pek mümkün değildir.
Bugünkü bu anlayışın kırılması için elbette yapılması gerekenler var.
Bunların en başında ise kendi özelinde insanların bireysel kurtuluşa yönelmelerinin gerekçelerini ortadan kaldırmaktır.
Bunu yapacak olan da tabi ki siyasettir.
Bu ülkede fırsat eşitliği ilkesi ortadan kalkmıştır.
Bunun içindir ki gelir eşitsizliği yaşamın her alanına sirayet etmektedir..