Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki doğalgaz sondaj çalışmaları nedeniyle Ankara'ya yaptırım kararı aldı.
Ankara oralı olmadı.
Oruç Reis araştırma gemisini de akabinde Doğu Akdeniz’e gönderdi.
Peki AB’nin yaptırımları neleri içeriyordu?
AFP'nin haberine göre bakanların uzlaştığı önlemler kapsamında AB, Türkiye ile üst düzey temasları ve Kapsamlı Hava Taşımacılık Anlaşması müzakereleri askıya alacak, Türkiye'nin AB'den 2020'ye kadar alması öngörülen 145.8 milyon euro'luk üyelik öncesi mali fonlarda kesintiye gidecek.
AB Türkiye'ye 2014-2020 dönemi için 4,4 milyar euro fon ayırmıştı. Bu fonlarla desteklenen alanlar arasında demokrasi, yönetişim, hukukun üstünlüğü, temel haklar, çevre, iklim, ulaşım, enerji, rekabetçilik, inovasyon, eğitim, istihdam, sosyal politikalar, tarım, kırsal gelişim, bölgesel ve yerel işbirliği bulunuyor.
AB Dışişleri Bakanları ayrıca, doğalgaz sondaj faaliyetleriyle bağlantılı olanların hedef alınacağı muhtemel mali yaptırımlar konusunda da Avrupa Komisyonu'nun çalışmalara devam etmesini talep etti.
Avrupa Yatırım Bankası'ndan da Ankara'ya verilecek kredi desteğinin gözden geçirilmesi talebinde bulunulduğu belirtildi.
Görüleceği gibi bunlar aslında üzerinde ciddiyetle düşünülmesi gereken ve ele alınması gereken yaptırımlar.
Ha elbette AB bu yaptırımlarda ne kadar haklı veyahut haksızdı konusu tartışılabilir.
Bunların hepsini tartışalım doğrusunu, yanlışını ortaya koyalım. Lakin günün sonunda uluslararası alanda yürütülecek diplomasinin ne denli önemli olduğunu burada bir kez daha görüyoruz. Dolayısıyla çatışmanın ya da meydan okumanın bu safhalarda iç siyasete dönük bir rahatlama duygusunu getirmesi dışında uluslararası alanda yürütülen siyasete katkısı olmaz.Zira bütün bunların hale hazırdaki soruna yapıcı bir katkı sağlamadığı açıktır. Dolayısıyla iş birliği ve diyaloğun bu tür ilişkilerde elzem hale geldiğini artık herkesin idrak etmesinde büyük fayda vardır.