“FEDERAL ORTAKLIĞIN ŞARTLARI MEVCUT DEĞİL'

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, 11. Büyükelçiler Konferansına katılmak ve konferansta konuşma yapmak üzere Ankara’ya gitti.

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, 11. Büyükelçiler Konferansına katılmak ve konferansta konuşma yapmak üzere Ankara’ya gitti.

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, 'Kıbrıs'ta önümüzdeki dönemde müzakere zemini konusunda bir paradigma değişikliği olacaksa, paylaşmaya dayalı bir federal ortaklık yerine iş birliğine dayalı ortaklık modellerini konuşturabilmemiz gerekir' dedi.

Özersay, 11. Büyükelçiler Konferansı (BKON) kapsamında Türkiye'nin yurt dışında ve merkez teşkilatında görevli büyükelçilerine hitap etti.

KKTC'nin görüşlerini böyle önemli bir platformda ifade etme fırsatı sağlanmasından ve konferansa davet edilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Özersay, 'Kıbrıs'ta bir paradigma değişikliğinin ve kırılmanın eşiğinde olduğumuzu düşünüyorum' ifadesini kullandı.

Kıbrıs konusunu üç soruya verdiği yanıtlar üzerinden ele almak istediğini belirten Özersay, ilk soruyu '1968 yılında başlayan Kıbrıs müzakerelerinden 2019 yılına geldiğimizde yarım asrı, yani 50 yılı geçen bu sürede yanlış olan nedir? Neyi yanlış yaptık biz? Bir şeyleri yanlış yapmış olmalıyız ki bu sorun çözülmedi.' sözleriyle dile getirdi.

Aradan geçen 50 yılda çok şeyin öğrenilmiş olması gerektiğini vurgulayan Özersay, 'Biz Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak ve Kıbrıs müzakereleri bağlamında özellikle neyi tecrübe edindik?' diye sordu.

Özersay üçüncü olarak ise 'Kıbrıs'ta eğer bir paradigma değişikliğinin eşiğindeysek, bir paradigma değişikliğine gidilmesi gerekiyorsa nasıl bir yeni paradigma ortaya konulmalıdır?' sorusunu da dile getirdi.

Kudret Özersay, Kıbrıs'ta yarım asırdır neden çözüme ulaşılamadığı sorusuna yanıt ararken, 'Bugüne kadar neyi denemedik?' sorusunun da gündeme geldiğini vurguladı.

Şimdiye kadar yürütülen görüşmelerde iki taraftaki liderlerin siyasi yelpazenin farklı taraflarından geldiğini, ancak bunun da çözüme katkı sunmadığını belirten Özersay, teknik düzeyde, uzmanlar düzeyinde, liderler düzeyinde, müzakereciler düzeyinde, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreterliğinin mevcudiyetinde, her düzeyde müzakerenin denendiğini hatırlattı.

İsviçre, New York gibi yabancı bir ülkede, kahvaltıda ya da öğle yemeğinde eşli ya da eşsiz, kravatlı ya da kravatsız, hakemli, ucu kapalı ya da ucu açık müzakere yapıldığını anlatan Özersay, şöyle devam etti:

'Denemediğimiz, deneyip de tüketmediğimiz tek şey müzakere masasında hiç değişmeyen şey, iki toplumlu iki bölgeli federasyon. Bunu hiçbir zaman değiştirmedik. O hep sabit kaldı. Her ki taraf da iki toplumlu iki bölgeli federal ortaklık kavramını, yani müzakerenin zeminini hiçbir zaman değiştirmedi, hep aynı kaldı.'

Özersay, 'Acaba çözümsüzlüğün nedeni inandığımız ve desteklediğimizi söylediğimiz federal ortak denilen şeyden tamamen farklı şeyler anlıyor olmamız mı diye kendimize soru sormamızın zamanı çoktan geldi.' değerlendirmesinde bulundu.

'KIBRIS'TA FEDERAL ORTAKLIĞIN ŞARTLARI MEVCUT DEĞİL'

Federal ortaklık için belli şartlar olması gerektiğini söyleyen Özersay, 'Kıbrıs'ta federal ortaklığın bugün şartları mevcut değildir. Çünkü federal ortaklık yönetimi ve zenginliği paylaşmaya dayalı bir ortaklık modelidir.' diye konuştu.

Kıbrıs'ta Rum topluluğunun paylaşmaya hazır olmadığını vurgulayan Özersay, federal ortaklık için taraflar arasında güvene de ihtiyaç olduğunu ancak bugün daha ziyade bir güven bunalımından, güven krizinden bahsedilebileceğini belirtti.

'İŞ BİRLİĞİ MODELİ, EN MAKUL VE YÜRÜNEBİLECEK YOL'

BM'nin Kıbrıs'a ilişkin ortaya koyduğu son raporda, her düzeyde iş birliği yapılmasını telkin eden birtakım çağrıların olduğuna işaret eden Özersay, taraflar arasında güven oluşmasına yardımcı olabilecek bir iş birliği modelinin en makul ve yürünebilecek yol olduğunu kaydetti.

Özersay, adada dönem dönem her iki tarafın birbirini tanımadan çeşitli konularda iş birliği yaptığını anımsatarak, halihazırda da temelde iş birliğiyle başlayarak, daha sonra iki toplumun da hazır hale gelmesi durumunda paylaşmaya dayalı bir ortaklığa kapalı olmayacak bir yoldan yürünebileceğini ifade etti.

Bakan Özersay, KKTC ve Türkiye'nin, 2011'e kadar hidrokarbon ve doğal gaz konusunda daha farklı bir paradigma içinde hareket ettiğini, yapılan yanlışları sadece protesto eder konumda olduğunu belirterek, Kıbrıs Rum tarafının da atmış olduğu tek taraflı adımlarla oldubitti yarattığını bildirdi.

Türkiye'nin 2011'e kadar bu paradigmayla hareket ettiğine, daha sonra ise doğal gaz konusunda paradigma değişikliğine gittiğine dikkati çeken Özersay, şöyle devam etti:

'Bugün Doğu Akdeniz konusunda sahada bir denge kurulabildiyse, bunun sebebi 2011'de gitmiş olduğumuz paradigma değişikliğidir. Aslında onun meyvelerini bugün topluyoruz. Aynen 2011'de hidrokarbon konusunda yapmış olduğumuz paradigma değişikliği ve bugün geldiğimiz noktada olduğu gibi Kıbrıs müzakerelerinin zemini ve ortaklığın şekli konusunda da artık bir paradigma değişikliğine gitmemiz gerektiğini düşünüyorum.'

ÇAVUŞOĞLU: 'TÜRK DİPLOMASİSİ DÜNYADA BİR MARKADIR'



TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Asya'nın farklılıklarını gözeten ancak bölgeye bütüncül bakabilen yeni politikayı oluşturma zamanı geldiğini belirterek ' 'Yeniden Asya' adını verdiğimiz açılımı bugün ilan ediyoruz.' dedi.

Çavuşoğlu, 11. Büyükelçiler Konferansı'nın açılış konuşmasını yaptı.

Bakan Çavuşoğlu, 21. yüzyılda ekonomide ve diplomaside, sahada ve masada etkili olmanın, Asya ile el ele olmayı gerektirdiğini belirterek 'Asya dünyanın ekonomi merkezi haline gelmektedir. Uluslararası toplum Asya'da daha fazla yer almak için bir rekabet halindedir. Halbuki dünyanın bu en dinamik bölgesinde bizim köklerimiz derindir. Avrupa'da ve Avrupalı olmak gibi, Asya'da ve Asyalı olmak da bizim için değerlidir. Bizi biz yapan, özel yapan hasletlerden biri bu iki sac ayağında yükselmemizdir.' diye konuştu.

Türkiye'nin Asya politikasının başarılı olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, şu an mevcut yaklaşımı zamana uyduracak ve geleceğe taşıyacak yeni bir açılıma ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.

Çavuşoğlu, Asya'nın farklılıklarını gözeten ancak bölgeye bütüncül bakabilen yeni bir politikayı oluşturma zamanının geldiğine vurgu yaparak şöyle devam etti:

' 'Yeniden Asya' yani İngilizcede 'Asia Anew' adını verdiğimiz açılımı bugün buradan ilan ediyoruz. İlişkilerimizi, bundan sonra bütüncül bir çerçeve dahilinde daha da ilerleteceğiz. Tüm Asya ile eşitlik, karşılıklı saygı, BM Şartı'nda ifadesini bulan ilkeler, ortak değerler ve uyum üzerinden yepyeni bir enerji yakalamak istiyoruz. Bu yaklaşım, sahada ve masada güçlü olan girişimci ve insani dış politikamızın temel özelliklerini yansıtacak. Asya'yı bir bütün olarak kucaklamamız için gereken araçları, devlet, özel sektör, üniversite ve halklarımızın iş birliği zemininde geliştireceğiz.'

'TÜRKİYE, EKSENİN TA KENDİSİDİR, EKSENİN MERKEZİNDEDİR'

İş birliğini eğitim, savunma sanayisi, yatırımlar, ticaret, teknoloji, kültür, siyasi diyalog dahil geniş bir yelpazede düşüneceklerini belirten Çavuşoğlu, Bangkok'ta katıldığı ASEAN toplantısında Asyalı meslektaşlarıyla yaptığı temasların, bu girişimin ne kadar yerinde ve gerekli olduğunu gösterdiğini vurguladı.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin, eylülden itibaren Asya kıtasındaki en geniş katılımlı forum olan Asya İş Birliği Diyaloğu'nun 2019-2020 dönem başkanlığını üstleneceğini de hatırlattı.

Türkiye'nin 'Yeniden Asya' girişimiyle amacının eksen seçmek olmadığının altını çizen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

'Şimdi yine Batılı dostlarımız gelecekler, 'Ne oluyor, dış politikanızda eksen kayması mı var, Türkiye sırtını Batı'ya dönüp yüzünü başka yere mi döndü?' diye sitem etmeye başlayacaklar. O zaman ben size şunu sorayım: 'Siz oralara gidince dış politikanızda veya sizde eksen kayması olmuyor mu? Türkiye gidince niye eksen kayması oluyor?' Esasen, Avrupa ve Asya'yı birleştiren Türkiye, eksenin ta kendisidir, eksenin merkezindedir. Bunu sorgulamaya ne gerek var.'

'TÜRK DİPLOMASİSİ DÜNYADA BİR MARKADIR'

Çavuşoğlu, son Büyükelçiler Konferansı'nın ardından, 17'si Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la olmak üzere 84 dış ziyaret gerçekleştirdiklerini belirten Çavuşoğlu, 52 mevkidaşını da Türkiye'de misafir ettiklerini anımsattı.

Bu süreçte toplam 311 uluslararası temas gerçekleştirdiklerini aktaran Çavuşoğlu, 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ve yeni yapılanmaya hızlı uyum sağladık. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın 'Dik durun, takip edin, çalışın.' talimatıyla durmadık, yavaşlamadık, yorulmadık.' ifadelerini kullandı.

'Dünya 194 haneli bir toplum.' diyen Çavuşoğlu, 142 ülkede ve 13 uluslararası örgütte Türk büyükelçilerinin görev yaptığını vurguladı.

Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin 243 misyonla dünyanın ilk beş temsil ağından birine sahip olduğuna dikkati çekerek 'Türk diplomasisi dünyada bir markadır. Bunu bütün muhataplarımız söylüyor. Türk büyükelçileri gün be gün diplomasinin sahasında ve masasında etkinler.' değerlendirmesinde bulundu.
Bu haber 142 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER