Değerli bir dostum aradı.
Önce kısa bir hal hatır muhabbetinden sonra ağzındaki baklayı çıkarttı.
Girne mahkemesinde devam eden malum emlak davasının 1. sanığı durumunda olan kişinin avukatlığını İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars Kadri’nin eşi avukat Emre Kadri’nin üstlendiğini söyledi ve şalırmamı bekledi.
Şaşırmadım tabi.
Yaklaşık 40 yıldır da bu ülkede olup biten hiçbir şeye şaşırmıyorum ben.
Dolayısıyla pek tepki vermedim.
Bunun üzerine bu konuda ne düşünüyorsun dedi değerli dostum.
Yani ne düşünebilirim dedim.
Belli ki ortada etik bir sıkıntı var yine.
Lakin kim takar böyle şeyleri.
Nihayetinde Ayşegül Hanım İçişleri Bakanı.
Malum ki bu davaya doğrudan müdahil olan kurum olan tapu dairesi de İçişleri Bakanlığına bağlı. Haliyle bu son derece doğal gözüken bu olaya ayrı bir önem katıyor..
Kaldı ki bu ülkenin içişleri bakanı taşıdığı sorumluluk gereği kamuoyu nezdinde sıradan bir vatandaş pozisyonunda da değil.
O halde Sayın Bakan’ın toplumsal bir mesuliyeti söz konusu.
Ki bu 1. derecede ailesini de aynı yükümlülük içine sokar.
Şimdi böyle bir durumda haliyle hayat arkadaşı olan kocasına da bu belli ahlaki ve etik sorumluluklar yükler.
Dolayısıyla o saatten sonra, yani Ayşegül Hanım böyle bir makama geldikten sonra ama ne yapalım ben sonuçta avukatım bu da benim işimdir, geçim kaynağım budur deyip etik bir görüntü yansıtmayan böylesi önemli bir olayda şu veyahut bu şekilde taraf olamazsınız.
Zira siz artık sadece işinde gücünde olan normal bir avukat değilsiniz. Eşiniz ülkenin İçişleri bakanıdır, konuya müdahil olan kurumun bağlı olduğu makamın tepesindeki kişidir. Buna rağmen böyle bir davayı da alırım işime de bakarım bu kimseyi de ilgilendirmez diyorsanız o başka.
Doğrudur bu davayı almanızda hukuki ve yasal bir engel yoktur. Fakat etik olmayan bir durum vardır.
Hani Serdar Bey’in zamanıyla oğlunun ortağı olduğu şirkete yetkilerini kullanarak sağladığı avantajda yaptığı etik değil ama yasaldır izahı gibi bir durum oluştu burada da.
Bu elbette ki benim düşüncem.
Tabi konuyu farklı değerlendirenler de olacaktır.
Emre Bey’in bir avukat olduğunu ve dava seçme lüksü olmadığını savunanlar da olabilir.
Hatta işini yapıyordur diyenler de..
Ki bütün bu farklı düşünenlere de saygım sonsuzdur..
Lakin temiz toplum, temiz siyaset, hesap verebilir yöneticiler, şeffaf yönetim diyorsanız ve bunu diyen ve ısrarla bu temel üzerinde siyaset yapmayı önüne koyan bir partinin mensubu iseniz ve de aynı zamanda bu ülkenin içişleri bakanı iseniz sanırım önünüzdeki bu örneğe iyi bakmanız gerekecek.