Elma,şeftali,maydanoz,üzüm,kiraz, buna bazen domates, bazen biber de eklenebiliyor. limit üstü kalıntı diye yazıyor gazeteler, yani bu ne demek?
Elma,şeftali,maydanoz,üzüm,kiraz, buna bazen domates, bazen biber de eklenebiliyor. limit üstü kalıntı diye yazıyor gazeteler, yani bu ne demek?
Bu ürünler zehir içeriyor demek?
Evlerimize,sofralarımıza kendi ellerimizle zehir taşıyoruz demek.
Hade şimdi gelin de marketten,ya da manavdan gönül rahatlığı ile herhangi bir ürünü alıp evinize götürün..
Bu mümkün mü?
Değil.
Daha önce de gerek ben gerekse birçok köşe yazarı arkadaşım bu konuyu defalarca yazdık,çizdik. Televizyon programlarında üstüne basa basa vurguladık.
Kah gıda güvenliği dedik, kah yediklerimize içtiklerimize dikkat edelim dedik,kah bilinçli üretim, kararlı denetim dedik.
Olmuyor,olmuyor..
Kendi adıma ben gerçekten yoruldum.
3,5 yıl önce konu olarak köşeme aldığım bir makalenin içeriğinde bahsedilen, dikkat çekilmeye çalışılan sorunların katlanarak büyüdüğünü görmekten yoruldum, motivasyonumu yitirdim.
Eminim birçok köşe yazarı dostum da aynı durumdadır..
21. yüzyılda,insanların uzayda kentler kurmaya çalıştığı bu bilişim ve teknolojinin birçok ulusu milenyuma taşıdığı bu yüzyılda biz hala yediklerimizin zehirli olup olmadıklarını düşünerek geçiriyoruz..
Kendi marketimizden,bakkal ve manavımızdan ürün alamaz duruma geldik korkudan.
Fırsatı olan birçok insan gıda ürününü daha pahalı olmasına rağmen Kıbrıs’ın Güney tarafından almayı tercih ediyorlar.
Neden?
Daha güvenli ve sağlıklı olduğunu düşündüklerinden.
Peki böyle bir kanıya nasıl varıyorlar?
Ürünlere uygulanan sağlık kriterlerinden ya da güvenliğinden.
Daha önce yine yazmıştım.
Bir kez daha yazayım.
Güney Kıbrıs’ın AB ülkesi olmasıyla birlikte uygulaması zorunlu olan ve bunu yaşam tarzına dönüştüren insanların kaliteli bir hayat sürmeleri için yapılan standart uygulamalar var..
Tabi ki bu uygulamalar hayatın her alanında mevcut.
Tabi ki gıda güvenliği de bunlardan biri.
Dolayısıyla Güney Kıbrıs’ta birçok gıda ürününün satış yapıldığı yerlerde, o ürünün yetiştiği tarla, çiftçi,içerdiği değerler,ya da ithal edildiği ülkenin gıda güvenliği sertifika belgesini görebilirsiniz.
Haliyle böyle bir ortamda eliniz hangi ürüne giderse gitsin ister istemez o ürüne karşı bir güven hissedersiniz..
Peki biz bunu neden yapamıyoruz?
Neden Limanlarımızdan zehir içeren ürünler kolayca ülkemize hatta sofralarımıza kadar gelip girebiliyor?
Ya da ülkemizde kendi üreticilerimiz tarafından üretilen tarım ürünlerini neden gönül rahatlığı ile alıp evimize götüremiyoruz, veyahut da tereddüt duyarak alıyoruz..