UBP-HP hükümetinin 100 günlük hizmetlerini izlemedim.Değerli dostum Erçin Şahmaran bahsedince şöyle bir gözattım neler sığdırmışlar bu 100 günün içine.
Koca bir hiç..
Ekonomide hiç bir iyileşme yok.Elde olan “çalışmalar sürüyor'söylemleri.
Halkın boğuştuğu ekonomik çıkmaz için tek bir icraat yok.Gelecek zaman fiillerinin havada uçuştuğu bir kabine..
100 günlük icraatlarını okudum.
300 günde neler yapılacak söylendi, peki ya ekonomik görünüm nedir, neredeyiz ve nereye ve nasıl gideceğiz belirtilmedi.. Oysa bir yurttaş olarak ekonomiyi bu dönemde şu kadar büyüteceğiz demelerini beklerdim.
Lakin nafile..
Dolayısıyla bu hükümetlerde artık bir gelenek halini aldı,
100 günün özeti meselesi.
Neymiş?
Hükümet iş başına geldiğinden bu yana geçen 100 günün icraatlarını anlatıyor.
Şöyle yaptık,böyle ettik, bunu yaptık şunu eyledik.
Peki sonuç?
Sıfıra sıfır elde var sıfır.
Yani ortada bir sonuç yok.
Ama olur mu efendim?
Oluyor işte..
Dolayısıyla bu 100 gün muhabbetini hiç anlamam.
Hayır o masanın etrafına yayılıp oturan kabine üyelerinin de anladığını zannetmiyorum.
Peki neden?
Çünkü o masanın arkasına geçip bize ne anlatırlarsa anlatsınlar, ben halka bütün bu anlattıklarının ne fayda sağladığına bakarım.
Yani hükümetin 100 gün içinde yaptığını iddia ettiği icraatların sağladığı toplumsal fayda nedir?
Bu icraatlar yaşam kalitemizi mi artırır?
Kamuda her gün karşılaştığımız yapısal sorunlara çözümler mi üretir?
Hayat pahalılığına mı çare olur?
Ekonomiyi mi düzeltir?
Yollarımızı aydınlık ve güvenlikli bir hale mi getirir?
Ülkeye giren kontrolsüz nüfusa mı çare olur?
Çevre kirliliğini mi ortadan kaldırır?
Sorunsuz bir eğitim öğretim yılı geçirmemizi mi sağlar?
Her gün göçen sağlık sistemimizi mi düzeltir?
Partizanlığı mı ortadan kaldırır?
Ne yapar hade söyleyin..
Ben söyleyim koca bir hiç.
Dolayısıyla hükümetlerin 100 gün pakavrasına hiç itibar etmedim, etmemde.
Çünkü ben yaşadıklarımı gördüklerimi bilirim.
Sizler de öyle..
Hal böyle iken hükümetin 100 günlük icraatlarını dinlemenin bir manası da yoktur.
Zira bu sadece kendilerini tatmin eder..
Bu nedenle şöyle yaptık, böyle ettik..
Var mı somut bir şey,
İnsanların elle tutacağı gözle görebileceği, hayatlarına olumlu yansıyan bir gelişme.
Yok..
O halde sabaha kadar şunu yaptık, bunu yaptık, öyle yaptık, böyle ettik demekle icraat yapılmıyor.
100 koca günün vicdani sorumluluğu bu şekilde omuzlardan atılmıyor.