Emekli Yüksek Mahkeme Başkanı Taner Erginel ile icra sorunları ile ilgili söyleşi

Emekli Yüksek Mahkeme Başkanı Taner Erginel ile icra sorunları ile ilgili söyleşi

Emekli Yüksek Mahkeme Başkanı Taner Erginel ile icra sorunları ile ilgili söyleşi

Soru: İcra sorunu nedeniyle ülkemizde büyük adaletsizlikler yaşandığını ve yargının zarar gördüğünü söylüyorsunuz. Türkiye’de sistem farklı olduğu için oradaki icra ile ilgili kurallardan yararlanmanın doğru olmadığını buna karşılık İngiltere’de icra konusunda meydana gelen değişikliklerden yararlanmak gerektiğini söylüyorsunuz. Yüksek Mahkeme Başkanı olduğunuz dönemde bu konuda girişimde bulundunuz mu?

Cevap: Yüksek Mahkeme Başkanı olduğum 2002 yılında ilk saptadığımız husus icra sorununun çok ciddi bir sorun olduğu idi. Bu nedenle icra sorununa çözüm aramaya çalıştık. Gelişmiş ülkelerin bu konuda ne gibi çözümler bulduğunu öğrenmek istedik.

Çağdaş icrada benimsenen ilke borçlunun borcundan şahsı ile değil, mal varlığı ile sorumlu olmasıdır. Gelişmiş ülkeler parası olmadığı için borcunu ödeyemeyeni hapse göndermekten vazgeçtiler ve malvarlığını kaçıranlara hapis cezası vermeye başladılar. Bu yeni anlayışa uygun yeni bir hukuk oluşturulmuştur. Bu gelişmeleri izleyemediğimiz için icra sorunu yaşadığımızı düşünüyorduk.

Bu nedenle KKTC’de büyük acılar yaşanmış ve borçlular gibi alacaklılar da mağdur olmuştur. Bunun yanı sıra avukatlar da çalışmalarını hatalı bir icra uygulaması üzerine inşa ettikleri için hakları olan geliri sağlayamamaktadırlar.




Soru: Gelişmiş ülkelere ve İngiltere’de icra konusunda meydana gelen değişikler nelerdir?

Cevap: Son 50 yılda icrada meydana gelen değişiklikleri yüzeysel bir bilgi ile özetlemeye çalışalım.

a)Tebliğ ve icrada özelleştirme yöntemlerinden yararlanılmaya başlanmıştır.

b)Borç ödememek suç olmaktan çıkarılmış. Borçlunun icraya tabi mal varlığını kaçırması suç haline getirilmiştir. Kaçırmayı önleyecek kurallar geliştirilmiştir. Kaçırma durumunda malın eski mal sahibine dönmesi ve icraya tabi olması kolaylaştırılmıştır.

c) Kredi verenlerin borç almak isteyenlerin ödeme gücünü ve geçmişteki ödeme alışkanlıklarını öğrenmesini kolaylaştıran yeni yöntemler geliştirilmiştir.

d)Kişisel iflas kurumu oluşturulmuş, böylece borcunu ödeyemeyen kişinin hapse gitmesi değil, insan onuruna uygun asgari şartlarda sade bir yaşam sürmesi, imkan bulunca ekonomik yaşama dönmesi ve ileride kazandığı zaman borcunu ödemesi sağlanmıştır.

Soru: Ülkemizde bir de mazbata sorunu var. Bu konuda ne diyeceksiniz?

Cevap: Mazbata sorununu anlamak için biraz geçmişe gitmemiz gerekiyor. Orta çağda bir kimsenin borcunu ödememesi suçtu. İngiltere dahil birçok ülkede hapishaneler borcunu gününde ödeyemeyen borçlularla doluydu.

Zamanla borcunu ödeyemeyenleri hapse göndermenin insanca olmadığı, hapiste olan kişinin para kazanıp borcunu ödeyemeyeceği ve bu yöntemin alacaklılara da bir yarar sağlamadığı anlaşıldı. Bu nedenle 20.ci yüzyılda borçlar hukukunda bir reform olmuştur. Kabul edilen yeni ilkeler İnsan Hakları Sözleşmelerine yansımıştır. KKTC’de insan hakları sözleşmelerini izlemekte gecikmedi.

e)İpotek kuralları netleştirerek ipotekli malların satışı kolaylaştırılmıştır. İpotekli mallara başka kişilerin haklarının karışması önlenmiş ve ipotek edilen malın gününde, süratle satışı sağlanmıştır.

Bizde ise maalesef bu ilkeler kabul edilmiş değildir. Bunun tam tersi uygulanmaktadır.

Bir örnek verelim. İpotekli mal üzerinde başka kişilerin haklarının oluşmasına fırsat verilmiştir. Boş bir tarla üzerine ipotek koyan kişi bir süre sonra orada evler yapılıp satılacağını bilmektedir. Ev sahiplerinin koçan alma işleminin uzamasından yaralanarak evlere de sahip çıkmaya çalışmaktadır. Ev sahipleri bu durumda doğal olarak ipoteğin kapsamını tartışmakta ve uygulanmasını engellemektedirler. Böylece ipoteğin kesin ve süratli bir icra yöntemi olmasından uzaklaşılmıştır. En etkili icra yöntemi olması gereken ipotek prosedürü işlemez hale gelmiştir. Devam edecek.

Hazırlayanlar : Av. Orhan Arsal ve Av. Şengül Göksu


Bu haber 887 defa okunmuştur

:

:

:

: