Kötüyü olağanlaştırdık..

Ülkemize dair ne kadar iyi niyetle bakarsak bakalım, ne kadar iyimser olursak olalım öyle bir nokta gelir ki bir anda her şey sıfırlanır..

Ülkemize dair ne kadar iyi niyetle bakarsak bakalım, ne kadar iyimser olursak olalım öyle bir nokta gelir ki bir anda her şey sıfırlanır..
Sabah kalkıyoruz, daha sokağa çıkar çıkmaz gördüklerimizle ne kadar kalitesiz ve insana yakışmayan bir çevrede veyahut ülkede yaşadığımız gerçeği ile yüzleşiyoruz..
Ve güne böyle başlıyoruz.
Tabi sonrası yaşananlar ve kimbilir göreceğimiz daha başka ne aksaklıklar bizi bekliyordur..
Merkezine insanı koyamayan sistemsizliğin girdabında yaşam kalitesi nasıl tatminkar olabilir?
Bu elbette mümkün değildir.
Güncel bir konuya değinelim bugün, malum 90 günlük yaz tatili bitti. Birkaç gün sonra okullar 2019-2020 eğitim öğretim yılına başlıyor.
Şöyle bulunduğunuz bölgede devlet okullarını bir gezin, ya da size en yakın olan okula bir göz atın oradan geçerken bakalım neler göreceksiniz!
Her yer pislik içinde, otlar diz boyu, okulların tuvaletleri içler acısı, kısacası fiziki nitelikten de görsel güzellikten de yoksun bir manzara ile karşı karşıya kalacaksınız.
Peki sadece bu mu?
Tabi ki değil..
Birçok okulda sınıflar öğrenci sayısı göz önüne alındığı zaman yetersiz..
Birçok okulda öğretmen noksanlığı olduğunu da biliyoruz.
Kitap kırtasiye vs gibi ihtiyaçlarına daha girmiyorum bile.
Ve geride bıraktığımız 90 tatil günü.
Bu 90 günde neler yapılmazdı ki?
Lakin bütçe yok, mevcut koşullar üzerinden belirlenen bir strateji de olmayınca her şey döküm saçım ortada duruyor.
Peki ne olacak?
Hiçbir şey olmayacak.
Daha kötü şartlarda nesiller yetişmeye devam edecek.
Öğretmenler imkansızlıklardan bahsedecek, veliler okul maliyetlerinden yakınacak, siyasetçiler de oy koparayım da gerisini tufan deyip ahkam kesmeye devam edecek.
Tıpkı 40 yıl önce nasılsa öyle sürüp gidecek.
Nasılsa dünde olduğu gibi buna itiraz eden de olmayacak..
Zira genel olarak hepimiz bu sistemsizliğe alıştırıldık, ve kendimize göre kişisel çıkış yolları bulmaya başladık.
Yani bu ne demek?
Kötü olanı olağanlaştırdık içimizde, ve bunu yaşam biçimi haline dönüştürdük..
Lakin her şeyden de kötüsü olması mümkün olan iyiye dair de son umutlarımızı yitirdik.
Bozuk yollarda otomobil sürmeyi normal saydık.
Çocuklarımızın 40 kişilik sınıflarda eğitim almalarına aldırış etmedik.
Çevremizdeki kötü kokuları içimize sindirdik.
Bir insanın başka bir insana zarar vermesini bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek izledik.
Kontrolsüz nüfusun artmasını tepkisiz izledik.
Betonlaşan şehirlerimize seyirci kalmayı yeğledik.
Yaşam kalitesi gibi kavramları kendimize yabancı gördük.
Ve en önemlisi bugünlere gelmemizde katlı yapan bunda büyük rol oynayan kişileri tekrar tekrar seçerek ülkenin başına getirdik..






Bu haber 918 defa okunmuştur

:

:

:

: