YÖDAK ve DAÜ Rektörü Necdet Osam ve Rektör Yardımcıları özelinde başlayan tartışmalar sonrası konuya doğrudan müdahil olan Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun YÖDAK için sarfettiği sözlerden de anlaşılacağı üzere konu yanlış bir sürece doğru evrildi.
Oysa burada esas alınması gereken mevzu YÖDAK’ın varlığının sorgulanması değil, kurallara uygunluğu olmayan ve/veyahut bağlayıcı olan bir unsurun yok sayılıp adım atılmasıdır.
Dolayısıyla her şeyden önce bunun doğurduğu sonuçlar üzerinden gitmekte fayda var.
Kaldı ki ilgili kurumdan onay almadan açılan programın ve/veyahut bölümün bugün mağdur durumda bıraktığı öğrenciler var mıdır?
Mutlaka vardır.
Peki DAÜ gibi ülkenin en büyük üniversitesi konumunda örnek bir üniversiteyi böyle bir duruma düşüren, ve itibarını sorgulatan bu sorumsuzluğun nasıl bir izahı olabilir?
Bence olamaz.
Çünkü ortada yasal yetkiler ile donatılmış bir kurum varsa, ve üniversitelerin bu kurum üzerinden denetlenmesi öngörülüyor, işte o zaman bu kurumun bağlayıcı bir etkiye sahip olması gerekmez mi?
Ha YÖDAK içinde başkan ve üyeler arasında sorunlar olduğu iddiaları var.
Olamaz mı?
Olur.
Bu o kurumun özelinde çözümlenmesi gereken bir konudur.
Bu YÖDAK’ın üniversiteler üzerindeki işlevsel etkisini ortadan kaldırmaz.
O halde burada yapılması gereken üniversiteler ve YÖDAK arasındaki ilişkinin daha sağlıklı ve işlevsel olarak fayda sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekiyor.
Dolayısıyla YÖDAK’ın ortadan kaldırılması iyi bir seçenek olarak durmuyor. Aksine YÖDAK’ın daha güçlü bir yetkiyle donatılması, yapısının özerkleştirilmesi ve bağımsız işlevini sürdürmesi yönünde adımların atılması gerekir.
Ha yüksek öğretim müsteşarlığı.
Elbette kurulabilir.
Üniversitelerin içinde bulunduğu sıkıntıları, planlanan stratejik hedefleri belki siyasi kanada aktarabilecek bir fonksiyonu olur.
Lakin bunu YÖDAK’ı saf dışı bırakarak yapmak doğru olmayacaktır. Aksine YÖDAK’ı özerk bir yapıya kavuşturarak işlevsel olarak YÖDAK’a potansiyel kazandırarak yüksek öğretim müsteşarlığı ile daha sıkı bir işbirliği verimli hale gelebilir.Sonuçta hedefler aynı.
Ne bakanlık,YÖDAK’ın önünde engeldir, ne YÖDAK bakanlığın ve/veyahut üniversitelerin önünde engeldir.
Dolayısıyla burada ortak akıl galip gelmeli.
Yüksek Öğretim politikaları birlikte hayata geçirilmelidir.
Kaldı ki bugün içinde bulunduğumuz koşulları da gözönüne aldığımız zaman hiçbir kurumumuzun bir başka kurumumuzla çatışma lüksü olmadığını görürüz. Hedefler bir ise ki öyle olduğuna inanmak istiyorum, o halde kurumlar arası işbirliğine ihtiyacımız olduğu gerçeğini görmezden gelemeyiz.