Son zamanların, inşaat sektöründe en çok konuşulan konularından birini teşkil ediyor.
Hangi tür yapılaşma doğaya daha çok zarar verebiliyor?
Dikey yapılaşmanın sakıncaları ne?
Sadece görsellik mi yoksa başka etkenleri de var mı?
Yatay yapılaşmanın gelecekte ülkeye verebileceği ve telafisi olmayan sonuçları araştırıldı mı?
İşte tüm bu sorular ne yazık ki, bilimsel bir düşünceyle irdelenip, kamuoyu şimdiye kadar tüm açıklığıyla bilgilendirilmedi.
Çevreye sahip çıktığını düşünenler hep dikey yapılaşmaya karşı çıkmışlardır benim bildiğim. Oysa neye karşı çıktıklarını gerçekten biliyorlar mı?
Bugün Star Kıbrıs ön sayfada manşet haberi olarak yer verdiğimiz konu hakkında, dün sabah canlı yayında konuğumuz olan mimar Sadık Gardiyanoğlu’nun sözleri oldukça düşündürücüydü.
Sadık gardiyanoğlu, bu ülkenin çocuğu değil mi? Ülkesini sevmiyor mu? Her şeyi rant adına mı düşünüyor?
Doğayı, yeşil alanları sadece ikişer katlı veya tek katlı yapılar yaparak heba etmiyor muyuz sanki!
Yayıldıkça, yeşil örtüyü ve doğallığı nasıl katlettiğimizi, Girne’den doğuya doğru yayılan tek katlı konutların yarattığı doğa katliamını örneklerle bize anlattı Sadık Gardiyanoğlu. Gerçekten deniz sahili boyunca tüm yeşil örtü, bu iki veya tek katlı konutlu sitelerle adeta parsellenmiş.
Yatay olmasından dolayı daha çok nefes alınabilecek alan yok edilmiş.
Biraz gerçekçi olmak gerekirse, hala ülkemizde doğru dürüst kanalizasyon veya atık su arıtma sistemlerinin çalıştırılamadığını, beş yıldızlı otellerin bile bunu zaman, zaman gözardı ettiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
Ülkenin hemen hemen her bölgesinde her evin bahçesinde birer fosseptik çukuru olduğunu ve bunların sıklıkla dolarak taştığını, çevreye kötü kokular yanında mikrop saçtığını biliyoruz. Bunları bilen çevreci arkadaşlar hiç gündeme getirmiyor veya çözüm çareleri üretmiyorken, tüm dünyanın yıllar önce keşfettiği sistemleri hiç konuşmuyorlar.
Ve varsa yoksa yüksek yapılara karşıyız!
İyi de yüksek yapılar mı doğayı katlediyor yoksa az katlı yapılar mı yayılarak doğayı katlediyor?
İşte net olarak bu sorunun yanıtını bekliyoruz biz.
O zaman dünyadaki örneklerine bakacağız ve doğru uygulamayı bulacağız, doğrusu yanlışıyla.
Daha fazla yeşili, doğayı kaybetmeden...