Yaşam bizi beklemez. Kendi akışında akar gider... Bu nedenle bize sadece onunla yarışmak düşer. Hızlı kararlar almak zorunda kalabiliriz. İşte böyle bir örnek... ' Bu senin hayatın... Vereceğin her karar, atacağın her adım sadece seni değil, hayatının içinde olanları da etkileyecektir... Dur... İyice düşün... Ne kadar az zararla sıyrılabileceksin? Kayıplarına bir bak... Daha kaybedecek neyin kaldı? Hiç kimse için yıllarını harcamaya değmez. Bir gün geriye dönüp baktığında, avucunda sadece PİŞMANLIK çiçeklerinin solgun yapraklarını bulabilirsin... Haydi bir cesaret... Arkana bakmadan kaç ve kendini kurtar... Bazen hayat / bencillik değil / kendini kurtarmaktır..
TANIK OLDUĞUM BAŞARI ÖYKÜSÜ
Dinlemek ister misiniz? Yıl 2011... Oğuzhan Akdoğan'la Uluslarası Kıbrıs Üniversitesi'nde okurken ' İtalyan Film Festivali ' etkinliklerinde tanışıyoruz. Çalışkan, zeki, saygılı ve en önemlisi zirveleri hedefleyen bir kafa yapısı var... 2015 mart ayında mezun oluyor... Ne yapıp edip Amerika'ya gitmenin yolunu buluyor... Sonrası mı? Sevgili Ayşe Tural, Umarım herşey yolundadır sizin için. İçinde yer aldığım film projesinden dolayı, ne yazık ki sizinle konuşma fırsatını uzun bir süre yakalayamadım. Doğum gününüz olduğunu biliyor ama nasıl bir hediye sunabilsem sizlere diye düşünüyordum. Hediyelerin her zaman somut objeler olmadığına inananlardanım. Bir insanı gülümsetmek, sanırım ona verilebilecek en güzel hediyedir. Bu doğrultuda şunu dile getirmek isterim ki, Hollywood’da Yönetmen ve Executive Producer Biray Dalkıran tarafından çekilen filmde Yapımcı, Asistan Yönetmen ve Cast Yönetmeni gibi üç farklı ve bildiğiniz anlamda uğraş getiren görevleri yerine getirerek “The Crossbreed” adlı sinema filminin başarıyla tamamlanmasına katkı sağladım. Beyazperdenin küçük bir kısmında oyuncu olarakta seyirciyi selamlayacağımı belirtmekten mutluluk duyarım. Ayrıca kariyerime “başarılı bir aktör olarak devam edeceğimi, ama kamera arkasında da koşturacağımı” manevi annem Ayşe Tural ile paylaşmak benim için büyük bir zevk olacaktır. Size verilebilecek en güzel hediyenin sanat yoluyla kalıcı bir eser olacağından da hiç şüphem yok! Yüzünüzde ki mutluluğu hayal edebiliyorum ve mesafelerin duyguların önüne barikat oluşturacağına da inanmıyorum. Ülkemi, Amerika’da temsil etmek ve sizlere bu çalışmayı sunmak benim için onur verici bir zaferdir! Daha çok şey yazmak isterdim ama sanırım su aşamada kelimeler benim duygularımı ifade edecek kadar yeterli olamayacaktır. Doğum gününüzü en içten dileklerimle kutlar, nice mutluluk ve sanat kokan yıllara hep birlikte kucak açalım diye cümlemi edebi bir dille noktalamak isterim. Sevgi ve Saygılar hep sizinle olsun…
BU SENİN HAYATIN...
Yaşam bizi beklemez. Kendi akışında akar gider... Bu nedenle bize sadece onunla yarışmak düşer. Hızlı kararlar almak zorunda kalabiliriz. İşte böyle bir örnek... ' Bu senin hayatın... Vereceğin her karar, atacağın her adım sadece seni değil, hayatının içinde olanları da etkileyecektir... Dur... İyice düşün... Ne kadar az zararla sıyrılabileceksin? Kayıplarına bir bak... Daha kaybedecek neyin kaldı? Hiç kimse için yıllarını harcamaya değmez. Bir gün geriye dönüp baktığında, avucunda sadece PİŞMANLIK çiçeklerinin solgun yapraklarını bulabilirsin... Haydi bir cesaret... Arkana bakmadan kaç ve kendini kurtar... Bazen hayat / bencillik değil / kendini kurtarmaktır..
UNUTMA...
Bu senin hayatın... Vereceğin her karar, atacağın her adım sadece seni değil, hayatının içinde olanları da etkileyecektir... Dur... İyice düşün... Ne kadar az zararla sıyrılabileceksin? Biliyorum bu hayat senin... Kayıplarına bir bak... Daha kaybedecek neyin kaldı? Hiç kimse için yıllarını harcamaya değmez. Bir gün geriye dönüp baktığında, avucunda sadece PİŞMANLIK çiçeklerinin solgun yapraklarını bulabilirsin... Haydi bir cesaret... Arkana bakmadan kaç ve kendini kurtar... Bazen hayat / bencillik değil / kendini kurtarmaktır..
AYŞE TEYZE YAMA NE DEMEK?
Şubat ayının baharı aratmayan günlerinden biri... Bir arkadaşımda kahve içiyoruz. Torunlarından Deniz , elinde soru kağıdıyla yanımıza geliyor. Deniz henüz on yaşında ve beşinci sınıfa gidiyor. - Ayşe Teyze, YAMA ne demek? Bizim kuşağın çok iyi bildiği ama şimdiki çocukların hiç rastlamadığı bir olay olmalı... Nasıl anlatabilirim ki ona... Çocukluğumuzda bayramdan bayrama alınan elbiselerimizi... Her ailede ağabeyden kalan pantolonların ya da ablanın elbiselerinden küçülenleri kardeşlerin giydiğini... Hatta iyi durumda olanlarının yeğenleri bile büyüttüğünü... Anlatsam o küçücük kafasının içinde neler düşünür acaba? Dalmışım... - Yoksa sen de bilmiyor musun? diye soruyor. Hemen toparlanıyorum. - Denizciğim, şu giydiğim pantolonumu çok seviyorum mesela... Ama dikkatsizlik edip dizini bir yere takıp yırtsam ne yaparım, biliyor musun? Bir deri parçasını şekilli kesip / mesela yıldız şeklinde/ oraya dikerim. Yine giymeye devam ederim. İşte oraya eklediğim parçaya YAMA denir, diyorum. Kafasını sallayıp odasına dönüyor... Hey gidi günler hey! Her şeyin bol bulamaç olduğu günleri yaşıyoruz da farkında değiliz... Değerini bilmiyoruz... Yine de Allah çocuklarımızı gördüklerinden mahrum etmesin... İyiye alışan zoru bilmez ki!
AŞKA DAİR
bu akşam mis gibi bir fincan kahve içer gibi konuğu ol gönül soframın... yüreğimin nilüfer beyazına dokundur dudaklarını sıcaklığında çözülsün dağ başlarının buzu karı... sana adasam göçebe akşamlarımı birlikte koşar mı nefes nefese atlarımız?
BIRAK AŞK GİTSİN
baharların kışa
dönmüşse
üşümelerin yaz
ortasında
yediveren gülleri
dökülüyorsa ellerinden
bırak aşk gitsin...
cam kırığı hüzünler
kapında nöbetteyse
canıtezim, nar tanem,
gözügüzelim
bırak aşk gitsin...
hançerlenmişse
yüreğin
derinden derine
akıyorsa
kan demeden
bırak aşk gitsin...
gül üstüne gül açmışsa
yabanılın bahçesinde
gözünün ışığına kurban
olam
bırak aşk gitsin...
kanadı kırık martılar gibi
dönenip durma
engininde
poyrazına yandığım
bırak aşk gitsin...
gözlerin kalakalmasın
ardında
bir tas su olup akma
sana kalsın masalın
bırak aşk gitsin...
BEN
ben gelişleri seviyorum
gidişleri değil...
geleceksen
gitmeyeceksin gideceksen de
hiiiiç
gelmeyeceksin...
YALNIZLIĞIMIN AYNASI
bir kuş
uçar uçar
sonra yorulur da
düşer yalnızlığımın
aynasına...
bütün bir sonbahar
düşer
önce yüzüme
sonra kalbimin arkasına...
nasıl da yalvarır
doğan güneş öncesi
tan
suya, toprağa...
bir gece
yıldızları güzel
bulacaksın inadına
ve ben artık
buralarda olmayacağım...
senin gözlerinin
dallarında
taptaze çiçekler açacak
ağlayacaksın...
Ayşe TURAL