Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı ve bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay, “Türkiye’nin Kıbrıs politikasını şekillendirme imkanımız en önemli gücümüz dedi.
Peki böyle bir güce sahip miyiz.
Elbette.
Fakat bunun için laftan çok daha fazlası gerekir.
Hani diyorlar ya.
Kavga etmeden diklenmek mümkün.
Doğrudur.
Fakat bunun için öncelikle bir şeyleri ortaya koymalısınız.
Şöyle bir anımsayalım; kısa bir süre önce
TBB Başkanı Metin Feyzioğlu,
binmiş uçağa Kıbrıs’a gelmiş..
Hukukçu kimliği ile Maraş’ın açılması konusunda fikir yürütecekmiş.
Fakat bunun yerine bize meydan okudu.
Esti gürledi gazetecileri itham etti.
Neyle?
Dış odaklardan para almakla?
Sayın Fevzioğlu’nun bu yönde elinde somut bir delil var mı?
Yok.
Olmuş olsaydı ortaya koyardı.
Velhasıl Metin Fevzioğlu kendi ülkemizde bize ahkam kesiyor,
Kendi gazetecilerimize vatan haini diyor, Rum’dan para aldıklarını iddia ediyor,
Bu kadar da seviyesizlik olur mu?
Maalesef oldu..
Ve maalesef devlet erkanı dahil muhalefet edenlerden de bu konuyla alakalı en ufak bir tepki gelmedi.
En azından ben görmedim okumadım.
Geleceğim konu şu,
Hani Sayın Özersay diyor ya, Türkiye’nin Kıbrıs politikasını şekillendirme imkanımız var diye..
İşte o konu.
Yok.
Hem de bu yapıda zerre kadar yok.
Genelde Kıbrıs sorunu ve özelde Maraş konusundan tutun Türkiye’nin Kıbrıs sorununu yönlendirebilecek siyasi özgürlüğe sahip değiliz.
Peki neden?
En başta Türkiye buna müsade etmez.
Hoş şu anki konjonktürde ve Kuzey Kıbrıstaki mevcut yapıda sergilenen duruşta bunun çok gerçekçi bir yaklaşım olmadığını hepimiz biliyoruz.
Kaldı ki bizim bugüne kadar böyle bir talebimiz de olmadı.
Sonrasında ise ekonomik bağımlılığımız var.
Türkiye ile tarihten gelen sevgi ve saygıya dayalı bağlarımızın bugünkü düzende uğratıldığı erozyon da ortada.
Şimdi bütün bu unsurlar dururken, böylesi bir yapıda Türkiye’nin Kıbrıs politikasını şekillendirme imkanı nasıl olacak?
Maraş açılımı ile mi?
Yoksa ekonomik protokol ile mi?
Yoksa vatandaşlık dağıtımıyla mı?
Nasıl şekillenecek bu politika?
Allah aşkına yapmayın.
Başbakan Yardımcısı oldunuz, Bakan oldunuz.
Sergilediğiniz duruş ortada.
Bugüne kadar mesela Türkiye’nin Kıbrıs politikası ile ilgili hangi politikayı şekillendirdiniz?
TC Sağlık Bakanı geliyor ; Kıbrıs’a yapacakları hastaneyi açıklıyor…
TC Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yardımcısı Sayın Fuat Oktay geliyor Mağusa ve Girne’de dini eğitimi esas alan okullar kuracaklarını duyuruyor…
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Metin Feyzioğlu geliyor Rumcular, vatan hainleri, satılmışlar diye gazetecilerimize verip veriştiriyor..
Bütün bunlara seyirci kalanlar da şimdi kalkmışlar Türkiye’nin Kıbrıs politikalarını şekillendirme imkanları olduğunu söylüyorlar.