Hocalı’yı unutma uluslararası hukuka kanma

28 yıl önce.

28 yıl önce.
1963 yılında bize uygulanan soy kırımın aynisinin tıpkısı, Azerbaycan’daki Türk kardeşlerimize uygulanmıştı.
Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra, doğan otorite boşluğundan yararlanan Ermeniler. Sovyet Rus ordusunun 366. Motorize birliğindeki tüm silah araç ve gereci ile Azeri toprağı olan Hocalı kasabasına saldırdı.
Sovyetlerin dağılmasını fırsat bilen Ermeniler. Coğrafyalarını genişletmenin yollarını ararken. Bunu Azeri topraklarını işgalde görmüştü.
Bunun mümkün olabilmesi için, bu topraklar üzerinde yaşayan Azerbaycan Türklerini soy kırımdan geçirerek, ortadan kaldırarak amacına ulaşmak istedi.
Hocalı katliamı. 1963 Kıbrıs Türk halkının Rumlar tarafından soy kırımı. Yine Avrupa’nın göbeğindeki Bosna Hersek’te Boşnakların Sırplar tarafından soykırıma uğratılması. Dünyanın yüz karası olarak tarihe geçmiş olmaları bakımından. Bizim açımızdan son derece önemli olsa gerek.
Bu yazımı, Hocalıdaki Türk kardeşlerimizin soy kırıma tabi tutulmalarına hasrettim.
Kıbrıs ve Bosna olaylarının hedefinde, Türk ve Müslümanların olması dolayısı ile Kıbrıs’a ve Bosna’ya değinmek istedim.
Dünya kurulalı beri, bu tür olayların hep Türk ve İslam aleminde uygulanması açısından da çok düşündürücü olsa gerek.
Bu soy kırımlar, batıda başka bir ulus ve Hristiyanlara yapılmış olsa. Batılılar ve hep dillerinden düşürmedikleri “uluslararası hukuku “ nasıl kendilerine göre yontacaklarını, hep yaşayarak görüyoruz .
İsrail bunun en güzel örneği.
Hocalıda yüzlerce Türk, bir gecede katledilip soy kırımdan geçirildiler. Birçok aile, yer yüzünden yok edildi.
1992 ‘de Hocalıda yapılan soykırımda. Batılıların tavrı ne oldu ise. Aradan geçen 26 yıl zarfında o tavırlarında hiçbir değişiklik meydana gelmedi.
Hocalı katliamı ile birlikte, Ermeniler yine Azerbaycan Devletine ait olan Dağlık Karabağ bölgesini işgal ederek. Fiilen topraklarına kattılar. 26 yıl Dağlık Karabağ Ermeni işgalinde.
Kıbrıs konusunda, bize dayatılmak istenen ve bazı çevrelerin ağzında sakız olan o meşhur uluslararası hukuk. Her ne hikmetse Azerbaycan Türkleri için bir türlü uygulatılmıyor.
Bazı çevreler, Dağlık Karabağ olayını Kıbrıs’taki durumla kıyaslamaya çalışıyorlar.
Biz de ” Kuzeyde Rumların mallarını işgal ettik “ diye.
Dağlık Karabağ ile Kıbrıs’taki durum arasında, dağlar kadar fark var.
Bir defa .
Rum mallarına veya konutlarına Kıbrıs Türk halkının iskan edilmesi Uluslararası anlaşmalara dayanan bir gerçek.
Hani hep diyoruz ya .
“ Uluslararası Hukukun bir parçası olacağız” diye. Tabii karşı tarafın istediği ödünleri vermek şartı ile.
1975 ‘te Viyana’da BM GS ‘nin Birleşmiş Milletlerin temsilcisi olarak dahil olduğu ve ilgili taraflar olan. Kıbrıs Türk, Kıbrıs Rum ve garantör ülkelerin imzaladıkları ve tarihte “Mübadele Anlaşması “ olarak yer alan uluslararası bir anlaşma imzalandı.
Arkasından 77-79 Uluslararası Anlaşmaları ile Adanın kuzeyinde Türklerin.
Güneyinde de Rumların hakim olacağı bir ortaklık devletinin oluşması sağlandı.
Bu fiili ve hukuki durum, tamamen uluslararası anlaşmalara dayanarak meydana gelen en gerçekçi modeldir.
Biz ve Türkiye’nin, Rum topraklarını işgal ettiğimiz yollu yapılan gafilce açıklamalar. Sadece başka maksatlara hizmetten öteye gidemez.
Hocalı ve Ermenistan işgali üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen. Azerbaycan’daki fiili durum devam etmekte. Uluslararası hukukçuların gıkı çıkmamaktadır.
Utanmasalar, bu fiili durumu bir gecede hukukileştirirler.
Tabii bunlardaki utanma, bir anda utanmazlığa dönerse. İşgal altındaki Azeri topraklarını, Ermeni toprağı olarak kabul etmelerine de hiç şaşmam.
Yine bu konuda, İsrail örneğine atıfta bulunmak isterim.
Uluslararası Hukuk, bir aldatmadan öteye gidemez.
Dişleri kesenlere. Uluslararası Hukuk .
Kesmeyenlere ise mevcut fiili durum veya durumları da uluslararası hukukileştirmenin yollarını ararlar.
Dünyada hak ve çıkarların elde edilmesi ve korunması.
Ne dünyadaki sözde adalet, ne de bu adaletin yarattığı sözde “Uluslararası Hukuk “ aldatmacası ile elde edilir.
Bu sözde hukuku, dünyamızda, hak ve çıkarları için oluşturan güçlü devletlerin olduğunu da akıllardan hiç ama hiç çıkarmamalıyız.
Hak ve çıkar. Ulusların kendi güçleri ile kazanılır.
Hak ve çıkar. Başkaları tarafından başkalarına verilmez. Bunu hiçbir zaman tarih kitapları yazmadı, yazmayacak da.
Hak ve çıkarın kazanılması ve korunması, ülkelerin ve devletlerin gücü ile doğru orantılıdır.
Azerbaycan. Bu gerçeği bizim gibi gördü, hak ve çıkarlarını elde etmesi için milli ordusunu güçlendirme yoluna girdi.
28 yıl önce katledilen kardeşlerimizi rahmetle anıyor. Bu duruma hala daha göz yuman dünyayı da lanetliyorum.


Bu haber 4211 defa okunmuştur

:

:

:

: