Kapatın o kurulları gidin evinizde oturun..

Dünyanın bazı ülkelerinde normalleşme planları yapılmaya başlandı. Bu Güney Kıbrıs’ta da böyle gelecek aydan itibaren bazı kısıtlamaları kaldırma planlarını gözden geçiriyorlar. Tabi bunu nasıl yapacaklarına dair düşüncelerini anlatırlarken söz konusu virüsün/salgının kontrol altına alınması şartını söylüyorlar..Kısacası anlayacağımız salgın tehlikesi olabilecek en etkisiz duruma gelmeden normalleşme söz konusu değil..

Fakat maalesef üzülerek belirtmek zorundayım, Ben yaşadığımız bu coğrafya üzerinde bu kadar çok cahil insan biriktirdiğimizi bugüne kadar fark etmemiştim.
Böylesi bir tehlike ile karşı karşıya kalan Dünyada COVİD-19 diye tanımlanan bu virüsün geçtiği yerde yüzlerce, binlerce insanın ölüm haberleri geliyor. İzliyoruz görüyoruz hepimiz. Zamanında önlem almayan, veyahut yeterli önlemi almayan ülkelerde durum ortada. Morglar sığmıyor artık hayatını kaybedenleri, bazı ülkelerde evlerden,yollardan,sokaklardan topluyorlar cesetleri.
Dünya Sağlık Örgütü sürekli uyarıyor, aman dikkat, sosyal mesafeye uyalım, yer değiştirmeyelim, alınan önlemleri gevşetmeyelim, bu virüs sürekli mutasyon geçirebilir vs vs.
Fakat gel gelelim bunu bir türlü anlamayan bir kesim var.
Başta da ülkeyi yönetenler geliyor maalesef.
Karar vericiler!
İkide bir COVİD-19’ a karşı yok şöyle başarılı olduk, yok böyle başarılıyız, yok salgın tehlikemiz yoktur, yok virüs yatay seyirle gidiyor diye diye bütün çabaları boşa çıkardılar. İnsanlar bu beyanatlardan sonra iyice gevşediler, yollar sokaklar insanla dolu ülkenin dört bir tarafında maskesiz,eldivensiz birbirlerine sarılıp kafa tokuşturanları görüyorum, mangal yakarak evinde kalabalıkları ağırlayanları görüyorum, ev ziyaretlerini görüyorum, otomobillerin içinde 5,6 kişinin dolaştığını görüyorum..
Değerli dostlar, duyarlı dostlar bu gidişat doğru bir gidişat değildir.
Bu gevşemeyi karar vericilerin bilinçli yaptığı izlenimi ortaya çıkıyor bu yaşananlardan..
Hem de değerli hekimlerimizin, sağlık çalışanlarımızın bütün uyarılarına rağmen.
Sözüm ona güya Bilim Kurulları, Sağlık Danışma Kurulları oluşturdular.
Bu Bilim Kurulları, Sağlık Kurulları görmüyor mu bu tehlikeyi?
Bizler hergün bu tehlike ile yaşamak zorunda kalırken onlar uzayda yaşamıyorlar diye düşünüyorum.
Peki uyarmıyorlar mı yöneticileri?
Bilim Kurulu mesela Başbakan’ı hiç uyarmıyor mu?
Bu virüsün yapabilecekleri hakkında bilimsel veriler paylaşmıyorlar mı?
Bu mümkün mü?
Değil.
O zaman Başbakan onları dinlemiyor dikkate almıyor mu?
O halde o Bilim Kurulunda ne işleri var?
Bunu çıksın bize izah etsin birileri edebiliyorsa.
Böyle bir sorumsuzluk olamaz zira.
Sizi dinlemeyen, dikkate almayan bir anlayış ile karşı karşıya olduğunuzu da çıkıp halka cesurca anlatın.
Deyin ki tüm uyarılarımıza rağmen karar vericilere söz dinletemiyoruz.
Bu topluma karşı hepinizin sorumluluğudur.
Neler olup bittiğini öğrenmek de hepimizin doğal hakkıdır.
Ha, elbette biz de normalleşme sürecine gireceğiz.
Fakat önce eksiklerimizi süratle tamamlamamız gerekiyor.
Pandemi hastanesi tamamlanmalı, ki henüz başlamadı bile.
Yeterli solunum cihazı, ilaç ve bunun için gereken tüm ekipmanlar çoğaltılmalı.
Normalleşme dediğimiz düzende kriterler uzmanlar tarafından belirlenmeli, uygulama devlet tarafından sıkı denetim altında tutulmalı..
Ne diyor uzmanlar (Hekimler) 60 bin kişi enfekte olmadan, yani bulaşmadan adapte olamayacağız.
Dolayısıyla yeterli test sayısına ulaşmadan gerçek durumu anlamak mümkün değildir.
O halde bu yönde tüm eksikliklikler, noksanlıklar giderilmeden gerekli hazırlıklar tamamlanmadan gevşeme hepimizi felakete sürükler.
Bundan kimsenin kurtulma şansı da yoktur.
Bu nedenle herkes aklını başına alsın.
Bu işin ciddiyetini kavramadan günü kurtaramazsınız.
Yoktur öyle bir alternatifimiz.
Bari bunu anlamaya çalışın.
Zira biz yorulduk meram anlatmaktan.




Bu haber 1556 defa okunmuştur

:

:

:

: