Meleği insandan korumak

Tanıştığımız her insana farkında olmadan bir zarf armağan ederiz, içerisine de 100 tam puan koyarız. Tanımadığımız o insana güvenmeye kimisi iç ses der, kimisi yaratandan ötürü sevmek der. Sonuç olarak doğamıza uygun davranır, istisnalar hariç hep güveniriz. Güvenerek doğru mu ettik hata mı ettik en nihayetinde yaşayarak öğreniriz.

Tanıştığımız her insana farkında olmadan bir zarf armağan ederiz, içerisine de 100 tam puan koyarız. Tanımadığımız o insana güvenmeye kimisi iç ses der, kimisi yaratandan ötürü sevmek der. Sonuç olarak doğamıza uygun davranır, istisnalar hariç hep güveniriz. Güvenerek doğru mu ettik hata mı ettik en nihayetinde yaşayarak öğreniriz.

Kimileri bu güveni hak ederken, kimileri ise tecrübe denilemeyecek kadar kötü bir iz bırakır ruhumuzda ve bazılarımız içinse maalesef bedende. Masum kalplerimizle verdiğimiz güveni bize en ağır bedelleri ödeterek yok eder kimileri, 99, 98, 97… 0! Böyle böyle herkes ederini bulur bir yerde. Olan güven duygumuza, insanlığımıza, sevebilme olasılığımıza olur. Ve biz böyle böyle azalanlarla çoğaltırız insanlık tecrübemizi.

Bazı güven yıkan olaylar var ki; onları hangi cümlelerle anlatabileceğimi tahayyül dahi edemiyorum. Çocuk ve istismar kelimelerinden oluşmuş bir cümlenin içerisini dolduran hikayeler, bir film şeridi gibi gözümde canlanmak isterken, inatla kırpmıyorum gözlerimi. İnatla yaşanmamış, bu denli adileşmemiş sayıyorum insanı. Kötülüğün en katranını alıp kalbine bulayan bu mahlukların adını koyamıyorum.

Bendeki kelimeleri bile kirletir düşüncesiyle kendi heybemdekileri bir kenara itip, kiralık sözlerle hatırlatacağım yaşananları. Her yıl 300 den fazla çocuk genellikle güvendikleri birileri tarafından istismara uğruyor. Kimi çocuğumuz çığlıkları duyulsun diye kulak zarı patlayana dek bağırdı, kimi çocuğumuz daha büyüktü korkutuldu, susturuldu. Son 10 yılda bu rakam 3 bine yaklaştı. Güven duydukları, gülümsedikleri, sevmesine izin verdikleri; komşuları, amcaları, dayıları, ağabeyleri, babaları, dedeleri tarafından istismar edildiler.

Bir ses verin, dur deyin! Henüz baharı tatmamış, açmamış bir çiçeğin rengini çalıyorlar. O taze daha yeşilini, alını, morunu görememişken karaya buluyorlar. Yeni doğmuş her bebeğe günahsız melek dememizden bundanmış meğer. Meleklerin var olmuş en iyi varlıklar olduğunu ima ederiz aslında. Çünkü insan günahkardır. Bunu en çok kendi günahlarımızla emin kılarız. İyi denilecekse “insan gibi” sözünün manasız kalacağına delilimiz çoktur. İyi sıfatını hep melek gibi sözüyle tamamlarız.

Müthiş yeteneklerle donatılmış, eşsiz bir yapıyla bedene kavuşturulmuş insanın, yaratıcının ruhuna üflediği iyilikten bi haber olup kötüye hizmetiyle; ‘eşref-i mahlukat’tan çıkıp, ‘pespaye-i mahlukat’ olduğunu bilmemesine vah ki ne vah!.. Böyle mahluklar varken ‘iyi’ tabiri için ‘melek gibi’ tabiri ne de yerinde bir sözmüş, düşündükçe bir kez daha anlıyorum..

Unutmayalım ki; haksızlığın karşısında susan, dilsiz şeytandır. Lütfen, melekleri insandan koruyalım

:

:

:

: