Türk işci hareketleri

Dünyada işçi hareketleri, 1917 Rus Devrimi ile hız kazanmaya başlar.

Dünyada işçi hareketleri, 1917 Rus Devrimi ile hız kazanmaya başlar.
Sendikal hareketler ise, ikinci dünya savaşından sonra siyaset literatürüne kazandırılan, sosyal demokrasi ile kendini gösterir.
Komünist ideolojiye alternatif ve karşıt ideoloji olan sosyal demokrat ideoloji. Genellikle batılı ülkelerde hayat bularak. Dünyaya yayılmıştır.
Demokrasileri güçlü olan ülkelerde. Sosyal Demokrasinin sağladığı olanaktan. İşçi hakları da elde edilmiş ve işçiler bununla birlikte. Grev haklarını kazanmışlardı.
Demokrasileri güçlü olmayan ülkelerde ise, emek sömürüsüne devam ediliyordu.
Bunlardan birisi de bizim ülkemizdi.
1960 yılına kadar Ada. İngiliz sömürge idaresi altında idi.
Yönetim. Valinin ağzından çıkan kelime ile uygulanıyordu ve kanun hükmünde idi.
Ülkede, çalışma hayatı açısından, Batıdakilere eşit olmasa bile, tek sendika vardı. Bu da Rum emekçilerinin yönetiminde olan PEO idi.
1941 yılında kurulan PEO. Bünyesinde tüm çalışanları barındırmış.
“ Eşit ekmek. Eşit gelir” sloganı ile yola çıkmıştı.
Amaç, çalışanın haklarını savunmak. İşçinin refah düzeyini artırmaktı.
Manifestosunda, kesinlikle politika olmayacak. Bütün işçiler kardeştir ilkesi ile hareket edecekti.
Bu ilke, ikinci dünya savaşının son yıllarına kadar devam etti.
1944 yılında, işçileri karma olan Peo’da. Garip gelişmeler olmaya başladı. Türk işçilerinin sorunlarını dinleyecek ve sendika yetkililerine bildirecek bir de sekreter tutuldu.
Sekreter Mustafa Bitirim idi.
1944 yılından itibaren Peo’nun çoğunluktaki yöneticileri. Daha çok işçi hakları elde etmek için. Yunanistan’da demokratik bir hükümet var. Adayı Yunanistan’a bağlar isek, bu demokratik haklardan hepimiz yararlanacağız düşüncesi ile yola çıktılar.
İşçi sorunlarını dile getirmek için.
Yazılan teksirlerin ilk sırasında Rumca. İkinci sırasında ise Türkçe ibareler yazılırdı.
Bardağı taşıran olayda ise. Dilekçe sadece Rumca yazılmıştı ve İçeriği, adanın Yunanistan’a bağlanmasını talep etmekteydi. Bu Rumca metni, Türk işçilerine imzalatması için, Türk İşçilerinin sekreteri olan Mustafa Bitirim’e verildi.
Mustafa Bitirim, söz konusu dilekçeyi. Türk işçilerine imzalatmayarak. Türk işçi lideri olan Hasan Ali Şaşmaz’a olayı anlattı.
Metin, Rumca olduğu için, bir şey anlaşılmadı.
Rumca okuyup, çeviri yapan birine gidildi.
Çeviride, metnin bir Enosis dilekçesi olduğu ve bu dilekçeyi bilmeden Türk işçilerine imzalatmak istendiği ortaya çıktı.
Hasan Ali Şaşmaz, PEO yetkilisi olan Andres Zartitis’den durumu öğrenmek istedi. Durum, apaçık ortada idi.
PEO’nun bağlı olduğu AKEL’den kaynaklanıyordu, Enosis isteği.
Türk işçiler, büyük bir şaşkınlık ve nefret içerisinde. Neye karar vereceklerine şaşırmışlardı.
Bu şaşkınlık içinde olan Türk İşçisine, bir de AKEL’den büyük bir darbe geldi.
Akel, 1944 Ağustosunda, İngiliz sömürgeler Bakanı Sir Cosmos Parkinson’a, bir telgraf çekerek. Adanın Yunanistan’a bağlanmasını talep ediyordu.
Yan kuruluşu olan PEO da dilekçelerle bunu Rum işçilerine imzalatarak talepte bulundu.
Enosis içerikli, sömürgeler bakanına çekilen telgraf. Bardağın taşmasına neden olur ve Türk işçiler PEO’dan ayrılarak. Kendi örgütlerini kurmak için faaliyete geçerler.
Birçok çevre, Kıbrıs’ta işçi sınıfını bölen. Türk milliyetçiliğidir diye yanlış bir algı içerisindedir.
Adada işçi sınıfını bölen, Rum milliyetçiliği, Enosis ve Megalo ideadır.
Bütün bu gerçekleri. Çok değerli aydın ve yazar Hikmet Afif Mapolar’ın. Aslar eserinde bulabilirsiniz.
O devri bir hikaye gibi okuyucusuna sunmaktadır.
Bu eserden ben şunu çıkarıyorum.
Adada bölücü hareketlere başlayan ve bunun kapısını açan Rumlardır.
Tüm kurumlarına, ENOSİS ideolojisini sokmuşlar.
Güneyi, belki AB kanalı ile emellerine ulaştırmışlardır.
Tek hedefleri Kuzey.
Unutulmasın ki.
Dimyata giderken bulgurdan olunmasın.

Bu haber 5268 defa okunmuştur

:

:

:

: