Yeni normale alışmaya çalışıyoruz, fakat bunu içselleştirmenin çok da kolay olmayacağını biliyoruz. Çok ürkütücü gelecek belki ama COVİD-19 pandemi süreci başımızın üstünde kılıcını sallamaya devam ederken, biz toplum olarak sağlık endişelerini ikinci plana itmek zorunda bırakıldık.
Yeni normale alışmaya çalışıyoruz, fakat bunu içselleştirmenin çok da kolay olmayacağını biliyoruz. Çok ürkütücü gelecek belki ama COVİD-19 pandemi süreci başımızın üstünde kılıcını sallamaya devam ederken, biz toplum olarak sağlık endişelerini ikinci plana itmek zorunda bırakıldık.
Zira önceliği ekonomi aldı.
Ekonomik kaygılar çok çok üzgünüm ama sağlığın önüne geçti.
Hani derler ya hep her şeyin başı sağlık diye.
İşte bu bizim ülkemizde artık geçerli bir tavsiye olmaktan çıktı.
Yeni normalde artık açılmayan iş kolu kalmadı.
Ekonomiye yön veren her sektör artık faal durumda.
Fakat bunun çok kısa vadelerde ekonomiye bir katkı sağlaması da neredeyse imkansız.
Zaten uzmanlar da kısa vadede 2 yıl, uzun vadede 5 yıl ön görüyorlar pandemi öncesi duruma gelebilmek için.
İçinde bulunduğumuz bu kriz küreseldir. Dolayısıyla bu ölçekte domino etkisi de kaçınılmazdır.
Burada güçlü mali rezervlere sahip ülkeler diğer güçsüz ve mali olarak yetersiz olan ülkelere göre bu süreci daha az etki ile atlatacaklar.
Biz ise çok açık ki bu süreçte en çok etkilenecek topluluklar arasındayız.
Kendi kendine yetmeyen bağımlı bir ekonomi ile zaten bundan fazlasını beklemek de gerçekçi olmaz. Dolayısıyla burada hükümetinmümkün olan kaynaklarla ekonomiyi çok iyi planlaması ve yönetimesi gerekiyor.
Bugün ülkemizde bu anlamda ciddi sorunlar var.
Özellikle özel sektör çok zor durumda.
Hükümetin reel sektörü kendi başına bırakması ve gereken katkıyı koymaması özel sektörü çıkmaza sokarken, küçük esnafı iflasa, özel sektör çalışanlarını da açlığa sürüklemektedir.
Bunu bugün geldiğimiz süreçte hükümetin fark etmemesi mümkün değil.
Özellikle dar gelirli binlerce insanımız çok zor koşullarda karnını doyurabiliyor.
Bakın karnını doyurabiliyor diye yazdım.
Çünkü ancak ve ancak zor koşullarda bunu yapabiliyorlar.
Peki diğer yükümlülükleri ne olacak?
Borçları,harçları,ev taksitleri, günlük ihtiyaçları, ödemek durumunda oldukları faturaları vs vs..
Yok değerli arkadaşlar.
Yoksa insan ne yapabilir?
Dolayısıyla faaliyete başlayan iş kolları şu an zararın ötesine iflasa sürüklenmektedir.
Bunu önlemenin tek yolu ise reel sektörü canlı tutacak ve yeni bir dinamik yaratacak destek programlarının hayata geçirilmesidir.
Birçok insan evine ekmek götüremiyor.
Birçok işletme yükümlülüklerini yerine getiremez durumdadır, birçok insan borcunu ödeyemez duruma geldi..
Borç, alacak ilişkileri önümüzdeki ay itibariyle korkunç boyutlara gelecek.
Alacaklı alacağını alamaz iken, borçlu borcunu ödeyemeyecek.
Bunlar birer öngörü değildir.
Aksine önümüzde duran gerçeklerdir.
Hoş başınızı kaldırıp etrafınıza bakarsanız hepimizi önümüzdeki günlerde bekleyen tehlikenin boyutlarını göreceksiniz.
Hükümet bu önlemleri almakta gecikirse, veyahut geç kalırsa toplumsal yıkımla karşı karşıya geleceğiz..