Güney’in umutları umutsuzlukları

Bizdeki, Bakan değişikliği ve getirdiği spekülasyonlar güneyde yakından takip edilmekte.

Bizdeki, Bakan değişikliği ve getirdiği spekülasyonlar güneyde yakından takip edilmekte.
Bu konuda senaryoların ve umutların oluşmasına neden olmaktadır.
Sn. Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığı seçimlerini erkene çekmek istemesi. Virüsle ilgili olarak, gelişmelerin şansını artırdığı yollu haberlerin ve yorumların yapılmasına neden oluyor.
Bu haber ve yorumların sonucunda. Sn. Akıncı’nın tekrar seçilip Cumhurbaşkanı olacağı, imasında bulunuluyor.
Sn. Akıncı’nın seçilmesi. Güneyi tümden rahatlatacak bir gelişme olacaktır.
Çünkü, Federasyonun dışında başka bir çözüm önerisine ve şekline sıcak bakmamaktadır.
Cumhurbaşkanlığı için, şimdilik güneyde bir sıkıntı yok.
Güneye göre, diğer adayların yanında Sn. Akıncı ehveni şer.
Tabii, Akıncı’nın seçilmesi ve yeniden Cumhurbaşkanı olması. Güney için yeterli değildir.
Pekala, Güneyin yeni görüşmeler ve istediklerini almak için başka neler olmalıdır ?
Adamlar bunun da senaryosunu yazdılar.
Türkiye’nin, Akdeniz’den elini ayağını çektirmek lazım.
Bunun da senaryosunu yazıp, sahneye koydular.
Güney, Yunanistan, İsrail ve Mısır’ın oluşturduğu konsorsiyumu harekete geçirmek.
Bu yeterli mi onlara göre ?
Mümkün mü ?
O halde Türkiye’nin karşısına militarist güç olarak başka devletlerin de çıkması için girişimleri devam ettirmeli.
Sözde Savunma Bakanı, AB ‘den Doğu Akdeniz’e, AB donanmasının konuşlanmasını istediğini. AB savunma bakanları toplantısında talep etti.
Fransa ile stratejik ortak oldu.
Güneyin coğrafyasındaki stratejik yerleri, Fransız hükümetine tahsis etti.
ABD’yi bölgeye çekmek için, oryantal dansözler gibi göbek hareketleri yapıyor.
Yunanistan kanalı ile İtalya’yı da mindere çektiler gibi.
İtalya’nın ilk peşrevde nasıl davranacağını çok merak ederim.
Mizansen ve senaryo, bu kadar da değil.
Esas senaryo bundan sonra.
Bundan 193 yıl önce, II. Mahmut döneminde, 1827 yılında. Yunanistan’ın bağımsızlığını isteyen Hristiyan dünyası. Ret yanıtını alınca. Navarin limanında bulunan Osmanlı donanmasını, kalleşçe yakmışlardı.
Yunanistan ve Güney. Hala o hülya ile yaşamakta.
Yine “bir Hristiyan kulübü olan “ AB donanmasından. Doğu Akdeniz’de bulunan Türkiye’ye ait olan sondaj gemilerinin ve savaş muhriplerinin. Hristiyan donanması tarafından bertaraf edilerek, yok olmalarını sağlayarak. Her alanda emellerine kavuşmak istiyorlar.
Bunun için de Türkiye’yi sıkıştırarak. Güneyin isteklerine boyun eğmesini bekliyorlar.
Navarin’i tekrar Türkiye’ye yaşatma hülyasında ve rüyasında olanlara. 1974 ‘ü hatırlatmak istiyorum.
Çok kısıtlı ve haşhaş ekimi nedeni ile konulan ambargoya ve türlü tehditlere karşın. Türkiye çizdiği stratejiyi uyguladı ve kimsenin tehdidine kulak asmadı.
Türkiye, Militarist güç olarak, 1974’ ün Türkiye’sinden fersah fersah daha güçlü ve daha teknolojik ve modern bir duruma erişmiş.
Birçok malzemede ve donanımda kendi kendine yeterli bir duruma gelmiştir.
“Benim, silah, araç ve gerecimi kullanamazsın “ konumundan çoktan çıkmış.
Bunu, Suriye, Irak ve Libya’da ispat etmiştir.
Türkiye’yi misakı milli kabuğuna sıkıştıranlar. Bunu 1974 ‘de kadar başarabilmişlerdir.
1974 ‘de kabuğuna sığamayan Türkiye, kabuk çatlatmıştır.
Güneyin ve Yunanistan’ın çizdiği veya çizeceği senaryoları ve umudu. Batı oynamaya kalkmasın.
Sahne başında parçalanır.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki girişimleri de bir blöf olarak sakın ama sakın algılanmasın.
Bu adada, eşit, Egemen iki halkın mevcudiyetini kabullenmedikleri. Ve Garantilerin masada olduğu sürece. KKTC ‘de Cumhurbaşkanı kim olursa olsun. Hiçbir kıymeti harbiyesi olamaz.
Sn. Çavuşoğlu’nun açıklamasından aldığım, bir cümle ile yazımı bitirmek istiyorum.
“Akdeniz’de, Türkiye’nin içinde olmayacağı hiçbir girişim mümkün değil.”
Olsa bile.
Buna hukukta.
Keenlemeykün denir. Arapça bir deyim.
Yani ölü doğmuş.
Yok hükmünde addedilir.
Yunanistan ve Güney, yanına aldıkları İsrail ve Mısır’a. Stratejik ortak olarak Fransa’ya. İngiltere ve ABD’ye güveniyorlarsa ve buna dayanarak Türkiye’yi karşılarına almak gibi bir serüvene girmek istiyorlarsa. Buna iki kelime ile yanıt verilir :
Kendileri bilir.



Bu haber 5404 defa okunmuştur

:

:

:

: