Avrupa’nın güneyinden kuzeye doğru uzanan. Portekiz’e ve Cebelitarık’a komşu olan bir ülke.
Coğrafya bilgisi iyi olanlar. Bunun Fransa olduğunu hemen kestirebilirler.
Fransa, Dünyanın moda merkezi.
Ayni zamanda özgürlüklerin merkezi olarak da bilinir.
Bu özgürlüklere dayanıp, birçok ülkeyi böldü veya sömürge haline getirdi.
Bağımsızlık isteyen halkları ise en güçlü silahlarla sindirmeye çalışan ve her türlü şiddeti mübah sayan.
Böl yönet politikasını varlık nedeni olarak gören. İnsanlık dışı ideolojiye sahip olan bir ülke.
1830 ‘da sömürgeci işgaline Cezayir’le başlamış.
Cezayir’de sömürgeciliği, 1954 ‘de kadar güllük gülistanlık olarak devam ettirmişti.
Cezayir Halkı, diğer ezilen halklar gibi Atatürk’ün Milli Kurtuluş Savaşından esinlenerek. 1954 ‘de bağımsızlık ve kurtuluş savaşını başlatarak, sömürgeci Fransa’ya karşı direnç gösterdi.
Cezayir Halkının onur ve bağımsızlık mücadelesi 1 Kasım 1954 ‘ de başladı.
Sömürgeci Fransa karşısında Cezayir savaşçıları, çetin cevizdi.
Sömürgeciliğini devam ettirme uğruna. Çağının en modern silahlarını Cezayir halkının üzerine yönlendirdi.
On binlerce masum insan katledildi.
Cezayirlinin Kurtuluş savaşı sekiz yıl sürdü.
Cezayir Halkı, sekiz yıllık özgürlük savaşımında. Bir buçuk milyon insanını, Fransa’nın ölüm makinaları karşısında şehit verdi.
Cezayir Halkı, Atatürk’ten almış olduğu feyzle direniyordu.
Cezayir halkının ödediği bedel, bir buçuk milyon şehitti.
1962’de resmen bağımsızlığına kavuştu.
Bunları niçin yazdım.
Fransa’nın emperyalizm konusunda ne menem bir ideolojiye sahip olduğunu anlatmak için.
Fransa, Charles De Gaulle ‘ ün varlığı ile oluşturulan BM GK üyeliğini alan bir ülke.
Bu örgütün başta gelen en önemli görevlerinden biri de dünya barışını korumak. Çıkan savaşların önüne geçmek.
Fransa, beşi bir yerdekilerden biri.
Bu beşi bir yerdekilerin ana görevleri bunlar olmasına rağmen. Sattıkları silahlar ve yaptıkları kışkırtıcılıkla, savaşları önleyecekleri yerde. Savaş çıkararak, sömürü düzenlerini devam ettirmektedirler.
En önemli taktikleri de yukarıda belirttiğim gibi.
Böl ve yönet.
Fransa’nın, Akdeniz’de üstlendiği görevlerden biri de bu.
Cezayir’i kaybeden Fransa. Gözünü Libya’ya çevirdi. Afrika’nın kuzeyinde gözü vardı ve tilki gibi etrafı kolaçan ediyordu.
2011‘ de iç karışıklıkları tetikleyerek, Libya’yı, hava kuvvetleri ile bombaladı.
Libya’nın bölünmesi ile ilgili her türlü faaliyette bulundu.
Bir anlamda da başarıya ulaştı.
Sonuçta, kendisinin de GK’de oy verdiği meşru Libya Hükümetini. Dünyada tek meşru hükümet kabul etti.
Kabul etti etmesine de.
Perdenin arkasında, Dünyanın meşru kabul etmediği Hafter yönetimi ile temaslarını ve her türlü desteğini devam ettirdi.
Sadece Fransa mı ? hayır. BM GK’nin diğer üyeleri de bu bölüşme operasyonunun içinde.
Herkes bu işten memnun.
Bu memnuniyet nereye kadar ?
Türkiye’nin işin içine girme noktasına kadar.
Deniz yetki anlaşmasının imzalanması ile olası bölüşmeden medet umanların yelkenleri. Suya istemeyerek de olsa indi.
“ Vay sen misin” Libya’yla anlaşma yapan ve Libya’ya giden.
Hafter daha da desteklenir hale geldi.
Fakat gidişat, Hafter’in pilinin bittiği aşamaya geldiğini gösteriyor.
Fransa, ayni emperyal tutumunu. Türkiye’ye göz dağı vermek için Güney tarafından çağrıldığı Doğu Akdeniz’de de veriyor.
Fransa 1800 ‘deki emperyal durumunu devam ettirmektedir.
Libya’yı böldürerek. En azından yarısına hakim olmak.
Bu mümkün olur mu ?
Gelişmeler ters yönde.
Hafter’in bu savaşı kaybettiğini tüm dünya kabul ediyor gibi.
Türkiye’nin desteklediği meşru hükümetin Başkanı Serraç. Tüm Libya’da duruma hakim olmaya başladı.
Bu oyunu Hafter ve destekçisi Fransa kaybetmişe benziyor.