Uyusun da uyanmasın, kötü bir rüya sansın yaşadıklarını...

Zamanla anlaşmak mümkün olsa keşke. 200 yaşına kadar yaşamayı filan dilemezdim. Daha farklı bir isteğim olurdu. Ben çoktan-aza yaşamayı dilerdim.

Zamanla anlaşmak mümkün olsa keşke. 200 yaşına kadar yaşamayı filan dilemezdim. Daha farklı bir isteğim olurdu. Ben çoktan-aza yaşamayı dilerdim. Mesela 1 yaşımı 100 sene yaşamak isterdim. Anne kucağında 100 sene ne şahane! Var mı daha güzeli? 2 yaşımı 90 sene. 3 yaşımı 80… Böyle böyle azar azar feragat edebilirdim çocukluğumdan. Doya doya ancak yaşanırdı hayat. Özetle; uzun zaman cocuk, az bir zaman da yaşlı kalmak isterdim. Etiketsiz, cinsiyetsiz, slogansız, kimliksiz! Sadece bi çocuk olmak bu dünyada. Masumiyetin ifadesi bir çocuk…


Uyu
Uyan
Ye
Oyna
Keşfet
Düş
Ağla
Öp
Sarıl
Gülümse
Uyu, dön başa…


İşte bu kadar basit bir yaşam olurdu hayattan beklentim. Zira büyümek öyle hayal ettiğimiz kadar da renkli değilmiş. Hayatta iyi sandığımız kötüler varmış. Oysa topkekini paylaşmayan, oyuna dahil etmeyen çocuklar kötüydü sadece. Ama onlarla da gülüşür barışılırdı günün sonunda. Başka da kötülük yoktu. Zaten daha da fazla ne olabilirdi? Masum kalplerimizin dışında aklımız da ermezdi dahasına. Yapılan kötülükleri bile şaka sanıp, sonra yine oyuna dalanmışız.. Ben küçükken benim babam şimdikinden daha büyüktü mesela. Dev bir çınardı, tüm kötülüklere göz dağı olarak yeterdi. Benim babam kahramanımdı. O koca dağ sayesinde bende çok güçlüydüm. Meğer başka tür babalar da varmış. Kötü şakalar yapan. En çok o babalardan korunmak gerekirmiş. Her baba bir dağ değilmiş kızının arkasında. Kimisi kara bir çukurmuş. Büyüdükçe anlamını yitirirmiş bazı güzellikler, gördüğümüz gerçekler karşısında.


Neresinden tutsam, nasıl döksem kaleme bilemiyorum. Dün yine bir haber! 20 yıl öz babaları tarafından istismar edilmiş kadınlar vardı ekranda… Söyleyecek sözüm kalmadı bu saatten sonra. Uyu şimdi Şeyda, uyu ve unut duyduklarını, gördüklerini. Ninni de ninni Şeyda, en çok şimdi ihtiyacın var güzel masallara…

:

:

:

: