Dünyada hayvan hakları kavramı insan haklarının yerleşme sürecinden sonra gelişen bir kavram olmuştur. Hayvan hakları; hayvanların sağlıklı bir şekilde hayatlarını idame ettirebilmesinin sağlanması demektir. Kısaca, kişinin ve devletin hayvanlar üzerindeki hakkının sınırıdır. Önemli olan ise, bu sınırın aşılmamasının sağlanmasıdır. Hayvanlara verilen haklar, onları bireysel olarak korumaya yönelik olmayıp tür olarak korunmalarına yöneliktir. Ayrıca bu haklar, kişilere yapmama borcunu ve ihlal etmeme ödevini yüklemektedir.
Uluslararası alanda birçok ülke bir araya gelerek hayvan haklarını korumak ve ihlallerin önüne geçmek amacıyla 15 Ekim 1978 de Evrensel Hayvan Hakları Beyannamesini imzalamışlardır. Akabinde, Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi, Yabani Hayvanların Ticareti Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi gibi Hayvan türlerinin korunmasına yönelik ülkemizin de dâhil olduğu bazı uluslararası anlaşmalar imzalanmıştır.
Her ne kadar hayvan haklarını korumak adına birçok anlaşma imzalanmış olsa da, ne yazık ki anlaşmaların imzalanmış olması ihlallerin önüne geçmekte yeterli olamamaktadır. Hayvanların yaşam hakkı, sadece nefes alıp vermekten ibaret olmayıp, belli bir kalitede yaşam imkânı tanınmasını, kendi doğal çevrelerinde serbestçe dolaşma özgürlüğünü de içermektedir.
Ülkemize bakıldığında hayvanları korumaya yönelik temel yasalarda doğrudan bir hüküm bulunmadığı, ancak TCK’nın 151, 181 ve 182. Maddeleri ile dolaylı olarak Anayasa’nın 56. maddesi ile 169. maddelerinde korumaya ilişkin konuya değinildiği görülmektedir.
Ayrıca ülkemizde hayvanların vücut bütünlüğüne yönelik saldırılar, işkence benzeri fiiller “suç” değil “kabahat” olarak değerlendirilmekte olup, bu kapsamda yaptırım olarak da sadece idari para cezaları öngörülmektedir. Hak ihlallerine karşı öngörülen bu idari para cezaları ne yazık ki caydırıcı nitelikte olamamaktadır.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, ülkemizde hayvanların korunması konusunu düzenleyen en temel kanundur. Kanunun amacı; “hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır”. Kanun ceza niteliği ve yaptırımlar taşıyan tipik bir ceza kanunu olarak düşünülmemelidir.
Aynı şekilde bu kanunda diğer düzenlemeler gibi kabahatler kanunu niteliğinde oluşturulan yasal bir düzenlemedir. Yani kanunda belirtilen hükümlere aykırı davranan kişi veya kurumlar mahkemelerce yargılanmamakta, para cezalarıyla cezalandırılmaktadırlar. Bu konuda, Hayvanların yaşam kalitesinin arttırılması için kanunda belirtilen yasaklara uygun olarak hapis veya daha yüksek para cezalarının hükme bağlanması gerekmektedir.
Birlikte Yaşam sürdüğümüz dünyada hayvanların bir diğer en ve önemli hakkı ise, işkence ve şiddet görmemektir. Hayvan hakları kanununda hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız, zalimce işlem yapmak, dövmek, aç, susuz, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ya da psikolojik acı çektirmek (HKK m.14/I/a), hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak, işkence yapmak (HKK m.14/I/j) yasaklanmıştır. Ne yazık ki, tüm bu yasalara ve öngörülen cezalara rağmen hayvanların hakları görünmezden gelinmekte ve acımasızca ihlal edilmektedir.
TÜİK verilerine baktığımızda, 2019 yılının Ekim ayına kadar 2 milyon 90 bin 771 hayvan cinsel şiddete maruz bırakılmıştır. İşkence olarak tanımlanan hak ihlâlleri ise, hayvan toplama sırasında uygulanan fiziksel ve psikolojik şiddet, ateşli silahla yaralama, yakma, kulak kesme, köpek dövüştürme, darp, kesici ve delici aletlerle, saldırılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) tarafından açıklanan “2020 yılının ilk 6 ayında yaşanan hayvan ihlalleri” raporunda ise, 522 milyon hayvanın yaşam hakkının gasp edildiği vurgulanmıştır.
Sonuç olarak, unutulmamalıyız ki hayvanların da en az insanlara kadar yaşam hakkı vardır. Maruz kalmış oldukları tüm bu hak ihlallerinin ötesinde, bizler hayvanlara merhamet değil adalet borçluyuz.
“BİR MİLLETİN VE AHLAKİ GELİŞİMİ, HAYVANLARA OLAN DAVRANIŞ BİÇİMİ İLE DEĞERLENDİRİLİR”.
MAHATMA GANDHİ