Dünya nereye gidiyor?

Ölümüne sahiplendiğimiz ( ? ) dünyamızın son yıllarda nasıl da hızlı döndüğünü fark ettiğiniz oldu mu?

Ölümüne sahiplendiğimiz ( ? ) dünyamızın son yıllarda nasıl da hızlı döndüğünü fark ettiğiniz oldu mu?
Dünya, evrenin içinde küçücük bir nokta gibi; fakat bizler için çok çok büyük. Bir yerden bir yere gitmek için araba, otobüs, uçak, gemi … gibi ulaşım araçlarını kullanıyoruz. Bazen de, bu fiziki uzaklığın yanında, küçük mesafeleri bizler abartıyoruz. Yarım saatte gidilebilecek bir yer bile bizlere uzak gelebiliyor. Bu durumu gözümüzde büyütüp; sanki bir boşlukta hareket edebiliyor ve kendimizi bu boşluk içerisinde kaybetmiş gibi hissedebiliyoruz. Evet! Dünyamız, düşündüğümüz kadardır: az ya da çok; kısa ya da uzun; huzurlu ya da karmakarışık. Nasıl düşünürsek, öyle de görüyoruz.
BU GÜNLER HEPİMİZ İÇİN
Öyle bir dönemden geçmekteyiz ki birbirimize sıkıca sarılmalı, akrabamızın, komşumuzun; hatta düşmanımız olarak kabul ettiğimiz kişilerin bile iyiliğini arzu etmeliyiz. İnsanlık tarihi, neler neler yaşadı? Pek tabii ki de olanların üstesinden de gelindi bu zamana kadar. Ada insanı olarak biz de her ne kadar rahat yaşıyor olsak da geçmişimizde büyüklerimiz, savaş görmüş ve vatanlarını elden çıkarmak istemedikleri için kendileri de birlik beraberlik içinde canla başla savaşmışlardır. Geçmişte yaşanan bu öykülere bakarak gücümüzü fark etmeli ve şimdi de neler başarabileceğimizi görebilmeliyiz. Şu an yaşanan salgını da ancak ve ancak birlikte ve doğru hareket ederek başımızdan gönderebileceğimizi anlamalıyız.
YAŞANAN DÖNEMİN AĞIRLIĞI
Yaşadığımız bu dönemin ağırlığını kaldırmada zorlanıyoruz. Çocuk, genç, yaşlı; kadın, erkek; işsiz, çalışan; hepimiz önceleri çok korktuk. Çünkü, bir anda karşımıza çıkan bu hastalığın ne olduğunu, bizlere neler yapabileceğini, ondan nasıl korunacağımızı bilemiyorduk. Şimdiyse, artık karşımızdaki düşmanımızın bizim için ne ifade ettiğini, bundan nasıl korunabileceğimizi biliyoruz. Evlerimizde, iş yerlerimizde, okullarımızda bu hastalıktan korunmak için bildiklerimizi uyguluyor muyuz? Bu noktada biraz düşünmemiz gerektiğine inanıyorum. Lütfen, kendimizi ve çevremizdekileri korumaya alalım! Birbirimize bu zorlu günlerde yardımcı olalım. Arkadaşımızı, komşumuzu; en yakınımızdakileri düşünelim ve onlara bir şeylere ihtiyaçları olup olmadığını soralım. Çekememezliği, hepbanacılığı, sevgisizliği, gururu, hırsı, inadı … bir tarafa bırakalım. Bilelim ki günden güne, hastalıkla birlikte, dükkanlarımız kapanıyor, çalışanlar iş yerlerinden çıkarılıyor, bankadaki birikmişlerimiz azalıyor. Çünkü dünya, zayıflıyor; kan kaybediyor. Durmaksızın ve azar azar akan bu kanı, durdurmaya çalışalım. Tampon görevi görelim. Gerçekten yardım etmeyi öğrenelim. Çünkü, bir sonraki kişi, en yakınımızdaki ya da biz olabiliriz.
SİYASETLE NEREYE KADAR?
Siyaset, siyasi işlerde kullanılmalı. Bu dönem, o dönem değil. Bu, bilinmeli, beyne kazınmalı. Bırakın artık, siyaseti günlük yaşamın sınırları içine getirmeyi. Siyaset yapacağız diye, adam satın almaktan vazgeçin. Bu dönemde politika yapmak yerine insanlık yapın! Durdurun tüm işlerinizi; çünkü sağlık olmazsa, iş de olmaz; işi yapacak adam da bulunmaz. Bu halk, sağlıklı kalırsa, sağlam durursa, yaşama devam ederse; sizler de var olmaya devam edersiniz. Aksi takdirde bugünde siyasi anlamda ne olacağını düşünen sizler, halk olmadan bir anlam ifade etmezsiniz. Üzerinde insan yaşamayan Dünya da ifadesini bulamaz. İşte, Dünyamızı ölümüne mi sahipleniyoruz; yoksa “Yaşıyoruz işte!” deyip de günü mü geçiriyoruz? Sorun kendinize! Ölümüne sahiplendiğimiz Dünyamız, kendi değerini aynada görüp de bize de daha uzun, daha rahat bir yaşam verir, diye düşünüyorum. Tam tersinde de bizler için Dünyamızla birlikte değersizliğe, boşluğa doğru yol almak, çok da uzak değil.

Bu haber 2858 defa okunmuştur

:

:

:

: