İdam cezası, mahkûmun hayatına son verilmesi suretiyle infaz edilen bir ceza olup, Türkiye’nin 1924, 1961 ve 1982 anayasalarında yer almaktaydı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 28.04.1983 tarihli 6 numaralı Ek Protokolünün 1. maddesine göre; “Ölüm cezası kaldırılmıştır. Hiç kimse bu cezaya çarptırılamaz ve idam edilemez.” 01.07.2003 tarih ve 4913 sayılı Kanun ile bu Protokol, Türkiye için de bağlayıcı hale gelmiştir
İdam cezası, mahkûmun hayatına son verilmesi suretiyle infaz edilen bir ceza olup, Türkiye’nin 1924, 1961 ve 1982 anayasalarında yer almaktaydı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 28.04.1983 tarihli 6 numaralı Ek Protokolünün 1. maddesine göre; “Ölüm cezası kaldırılmıştır. Hiç kimse bu cezaya çarptırılamaz ve idam edilemez.” 01.07.2003 tarih ve 4913 sayılı Kanun ile bu Protokol, Türkiye için de bağlayıcı hale gelmiştir
Diğer yandan İdam cezasını uygulayan ülkeler; İran, Suudi Arabistan, ABD, Irak, Somali, Mısır, Endonezya’dır. Genelde üçüncü dünya ülkelerinde veya geri kalmış ülkelerde uygulanan bir ceza olduğu görülmektedir. ABD gelişmiş olarak kabul edilse de yüksek suç oranına sahip olması ve kendine münhasır bir yargı sistemine sahip olması bu durumu açıklar niteliktedir.
Kıbrıs Cumhuriyeti de idam cezasını uygulayanlar arasında yer almaktaydı.1960'tan bu yana topraklarında, yalnızca üç idam cezası uygulandığı söylenmektedir. Ancak diğer yasalarından idam cezasını kaldırmalarına rağmen Anayasa’daki idam cezasının kaldırılmasına ilişkin düzenleme çok yeni tarihlidir. Hatta milletvekilleri tarafından, savaş halinde vatana ihanet suçu için ölüm cezasına çarptırılmak gibi önerilerin olduğu görülmektedir.
Brüksel’de bulunan Avrupa Parlamentosu'nda İdam Cezasına Karşı 7. Dünya Kongresi düzenlenmiş ve göze göz dişe diş düşüncesinin aşılması adına, idam cezasının caydırıcı olmadığına ilişkin çağrılar yapılmıştır.
Tekrar gündemimizde yer alan idam cezası ile ilgili olarak tartışılması gereken husus, bu ceza ile birlikte çözüme kovuşturulmak istenen noktanın ne olduğudur. Cezanın amaçları; suç işlenmesinin önlenmesi, toplumun korunması, caydırıcı nitelik taşıması ve kişinin ıslah edilmesidir. Nihai amacına ise; toplumsal gelişime imkân ve katkı sağlamaktır. Bireyi, suç işlemeye iten sebepler belirlenmeli ve suç işlenmesinin önüne geçmek adına önleyici tedbirler alınmalıdır. Sadece mağduru tatmin edici yaptırımların uygulanması hukuka uygun olmayacaktır.
Son dönemlerde cinsel istismar gibi can acıtan suçların kamuoyunda da ses getirmesi sonucu zaten katlanılmaz bir hal alan bu durum halkın öfkesini de kontrol edilemez boyuta getirmiştir. İstismar suçunu işleyen faillerin cezasını idam olarak belirleme hususu kamuoyunda tartışılmış ve idamla cezalandırma fikri insanlara mantıklı gelmeye başlamıştır. Ancak yapılan araştırmalar neticesinde idam cezasının caydırıcı olmadığı aksine idam cezası olan ülkelerde suç oranının daha yüksek olarak belirlendiği görülmektedir.
İdam cezası öngören suçları işleyenler, genelde her şeyi göze almış kişilerdir. Bu anlamda ölüm cezası onları suç işlemeye teşvik edebilir ve adeta suç makinesi olmalarına yol açabilir. Hal böyle iken, idamın caydırıcı olmadığı, suç oranının artmasına dahi yol açabileceği açıktır. Ölüm yaptırımı karşısında failler kamu güvenliğini tehlikeye düşürme yönündeki eylemleriyle önüne geçilemez ve telafisi olmayan zararlara sebebiyet verebileceklerdir.
İdam cezası yalnızca mahkûmun değil, ailesinin de psikolojik olarak cezalandırılmasına neden olmaktadır. Böylece cezanın şahsiliği ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Psikolojik boyutu ise, mağdurların 'tanıdıkları bir kişiyi idam sehpasına gönderme olasılığıyla' başa çıkmaları gerektiği göz önünde bulundurulduğunda, bu durumun kurbanlara 'ek bir yük' getireceği ve hayatları boyunca travmatik hasarlara yol açacağı aşikardır. Sonuç olarak, idam cezasının etkileri yalnızca suçlu bireye değil topluma da yansımaktadır.
Burada önemli olan yargıyı tam bağımsız hale getirerek, adil yargılama yapılmasını sağlamaktır. Failin idam cezasıyla karşı karşıya gelmesi bir çözüm olmayıp, ölüm cezasındansa ağırlaştırılmış müebbet yaptırımıyla karşılaşmasının vicdana ve hukuka uygun olacağı kanaatindeyim. Eğer idam bir çözüm olsaydı hiçbir ülkede suça dair bir emareye rastlanmazdı. İdam cezası geri dönüşü mümkün olmayan bir yaptırımdır. İnsanların idam ile infaz edildikten sonra masum olduklarının ortaya çıkması ihtimalinin nadir de olsa olasılıklar dahilinde olduğu unutulmamalıdır.